Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ayşegül Başar, proloterapi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Vücutta kas ve bağların sağlam olmasının duruş, yürüyüş ve stabilitede büyük önem taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Ayşegül Başar, proloterapi tedavisi ile yapılacak olan gergin bağların rahatlatılması, zayıf olan bağların güçlendirilmesi ile eklemlerde stabilite oluşturularak kişinin ağrısız yaşama dönmesinin sağlanabildiğini ifade etti.
“Proloterapi ağrı kesici değil, bir tedavi yöntemidir”
Tedavinin diz, kalça, omuz, ayak bilek kireçlenmelerinde, boyun, sırt ve beldeki kireçlenme durumlarında, boyun ve bel fıtığı tedavisinde, fibromiyaljide, menisküs, tenisçi dirseği, donuk omuz, omuz kas sıkışması, skolyoz, morton nöroması, karpal tünel sendromu, spor yaralanmaları, burkulma ve zorlanmalarda etkin ve başarılı bir şekilde uygulandığını söyleyen Uzm. Dr. Başar, “Proloterapi ağrı kesici değil, var olan problemi saptayıp çözmeye yönelik bir tedavi şeklidir” dedi.
“Yenileyici solüsyonlarla hastalıklı noktalara etkili çözüm sunuyor”
Onarıcı maddeler içeren bir solüsyonun hastalığın bulunduğu noktaya enjekte edildiğini belirten Uzm. Dr. Başar, “Uygulama yapılacak bölge öncelikle emar(MR), bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle değerlendirilir. Sonrasında enjeksiyonun yapılacağı noktalar işaretlenir. İşlemden önce enjeksiyon yapılacak bölge temizlenir. Sonrasında onarıcı maddeler içeren solüsyonlar enjekte edilir. İşlem öncesi ve sonrasında ağrı kesici kullanılmaz. Bu vücudun kuvvetli bağışıklık yanıtı oluşturması için gereklidir” şeklinde konuştu.
“3 ila 6 hafta sürer”
Proloterapi hastalığın durumuna göre 3 ila 6 hafta arasında birkaç seans halinde yapılabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Başar, “Proloterapi tedavisi ağrıyı değil ama ağrıya neden olan sorunu tedavi etmektedir. Ağrıların etkili bir biçimde azalmasını sağlayan bir yöntemdir” ifadelerini kullandı.
“Kortizon kullanılmaz”
Proloterapi uygulamasında kortizon kullanılmadığını belirten Uzm. Dr. Başar şunları söyledi:
“Proloterapi, bel fıtığı ve boyun fıtığında da etkin ve başarılı olarak kullanılabilen bir yöntemdir. Bazı hastalar ilk enjeksiyondan sonra ağrısından kurtulabilir. Bazıları da 3-4 enjeksiyon sonrasında sonuca ulaşır. Tedavilerin sayısı hastadan hastaya değişmektedir.”