Trabzonspor, Alanya maçının ilk devresi başlamadan hepimiz aynı duygular içerisindeydik ki yönetim kurulu da,teknik kadroda, futbolcularda Trabzonspor’a gönül veren spor severlerde biliyorlardı ki renkli başarıların sahipleri küçük gördükleri işlere büyük titizlikle sabır gösteren kişilerdir. Yani kararlı olan futbolcular sahada rakibinden korkmazlar. Aksine rakibini korkuturlar.
İlk yarı ne oldu. Rakibi küçük gördük ve de titizlikle işimize sabır göstermedik. Bilemediler ki küçük takımlar her zaman büyüğün karşısına iki kat motive ile çıkarlar.İşte bu noktada büyük takım rakibini küçümsemeyecek. Önce gardını kıracak sonra kendi kendine mahkum edecek. İşte biz bunu yapamadık. O kadar gol kaçırdık ve de ilk yarı handikabımız duran toptan kendi kalemiz önünde adam paylaşamadık. Yıllardan beri bu handikabın bir türlü de önünü alamadık.
Bu ligde her maç zor, kolay olanı yok. Lakin örnek örneği takip eder erken yediğimiz golün huzursuzluğunu atlatıp oyuna önde basamadık. İlk yarıyı böyle kapattık.
İkinci yarı başlamadan maçı çevirebilir miyiz düşüncesiyle adı futbol her şey olabilir, fakat zoru kolaya çevirmeyi büyük takımlar bilir.Biz kolayı zora çevirmeyi öncelik ettik. İkinci yarı başlar başlamaz Pereira ile gole yanaştık yanaşmasına da milimle golü yakalayamadık. Bir gol maçın kaderini 3-4’lük yapardı ama maçı 10 dakika sakine çevirip rakibe futbol adına yüzümüzü gösteremedik.
Böyle yazarım ama adı futbol ya şansa da inanırım. Demek ki sen oynamıyorsan topta seni sevmiyor. Bu maçta 13 tane karambol oldu olmasına da bir kere olsun top bizim önümüze veya ayağımıza düşmedi. Doktor olsam iyi hasta tedavi ederim yine de bunlara takılmamak lazım. Golü bulmak için bu kadar dağınık mücadele içerisinde saldırırken geride bıraktığımız boşlukları Allah’tan Alanyaspor kullanamadı. Onur’u kutlarım, gerekenin en iyisini yaptı. Yusuf’sa saçlarımı değil bıyıklarımı yondurdu.Olmadı mı olmuyor yoktur. Olduracaksın. Olduramadık ve de mağlup olduk. Portakalı soyacakken biz soyulduk.