Türkiye’nin gelişip kalkınması, halkımızın da huzur ve refah içinde yaşamasının en temel şartının, ‘kendi öz kaynaklarımız ve imkanlarımızın kullanılması’ olduğunu dile getiren Özgenç, tarım alanında yaşanan problemlere dikkat çeken bir açıklama yaptı.
Kurtuluş savaşından ağır yaralı çıkmış, fakir ve çağın gerisinde kalmış, sanayileşmemiş bir ülke halindeki Türkiye’nin bu durumdan kurtulması için iktisat kongreleri yapıldığını hatırlatan Meryem Özgenç, bu doğrultuda ithalatın azaltılması için yerli üretim ve tüketimin teşvik edildiğinin altını çizerek şunları ifade etti:
MİLLİ GÖRÜŞ, ÖZ KAYNAKLARIMIZLA KALKINMA VE GELİŞME HAMLESİDİR
Türkiye’nin bu hedeflerini çok iyi kavrayan, ülkemizin zenginlikleri ve halkımızın azminin farkında olan Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, başlattığı çalışmalara, açtığı fabrikalara ve Türkiye’nin milli geliri en yüksek ilk 10 ülke arasına girmesi için gösterdiği gayrete tarih de, halkımız da şahittir.
Bu hamleler işsizlikten kurtulmanın, dış ticaret açığını kapatmanın reçetesiydi. Merhum Erbakan hocamız, ağır sanayiye sahip olmadan, kendi fabrikalarımızı kurmadan güçlü, müreffeh ve tam bağımsız bir ülke olamayacağımızı görmüş ve Cumhuriyet tarihimizin en büyük kalkınma hamlesini başlatmıştı.
TARIMI DA, ÇİFTÇİYİ DE, ÜRETİMİ DE BİTİRDİLER!
Günümüze geldiğimizde ülkemizdeki tarım alanları son 10 yılda yüzde 5; son 19 yılda ise yüzde 12 daralmış durumdadır. 2001 yılında kayıtlı tarım alanları 26 milyon 350 bin hektardan 2020 yılında 23 milyon 136 bin hektara düşmüştür. Çiftçi sayımız ise 2021 yılı sonu itibariyle 512 bine kadar gerilemiş, son 10 yılda yüzde 55 civarında azalmıştır.
TÜRKİYE ARTIK GIDADA DIŞA BAĞIMLI BİR ÜLKEDİR!
Türkiye uzun yıllar tarımsal üretimde başarılı ve kendi kendine yetebilen bir ülke konumunda idi. Anadolu, buğday ve arpanın anavatanı olarak bilinmektedir ancak bu bereketli topraklar, iktidarın uyguladığı yanlış tarım politikaları nedeniyle üretim gücünü yitirmektedir. Dünya Tarım Örgütü’nün (FAO) hazırladığı raporda, Türkiye 2021- 2022 sezonunda hem buğdayda hem de arpada dünyanın en çok ithalat yapan ilk 3 ülkesinden biri olarak açıklanmıştır.
KAYNAK VE İMKANLARIMIZI REEL SEKTÖRE VE ÜRETİME AKTARMALIYIZ
Saadet Partisi olarak diyoruz ki; ülkemizin imkan ve kaynaklarını doğru yerlerde kullanarak katma değer oluşturacak ve üretim kapasitemizi artıracak reformlara hız vermeliyiz. Planlı bir sanayileşme hamlesi başlatarak üretime dayalı bir ekonomiyi teşvik etmeli, milyonlarca işsizimize de istihdam sağlamalıyız. Ülkemizin imkânlarını, reel sektöre, üretime dönük yatırımlara aktararak yeni bir kalkınma hamlesi başlatılmalıdır.
TÜRKİYE’NİN SAADETİ DIŞARIDA DEĞİL, ÜLKEMİZİN İÇİNDEDİR
Bizler ülkemizin kadınları olarak mutfağımızda kendi tarlalarımızın mahsulünü kullanmak istiyoruz. Bizler, yavrularımıza ithalatın ne demek olduğunu anlatmak değil, ülke zenginliklerimizden bahsetmek istiyoruz. Ucuz ve kaliteli gıdaya ulaşımın kolay olmasını istiyoruz. Ve biz biliyoruz ki; çiftçimiz kazandıkça 85 milyon kazanır, tarım sektörü ayağa kalkınca da Türkiye şaha kalkar! Çünkü bizler, yerli üretim, yerli tüketim ve milli kalkınmanın hayat bulması için çalışıyoruz. Ülkemizin Saadet’i, dışarıda değil yine ülkemizin kendi elindedir.