Rezaletin her türlüsünü yaşadık sayelerinde. Beş paralık ettiler bizi. Ne itibarımız, ne şanımız ne de şöhretimiz kaldı. Tam bir haysiyet suikastiyle karşı karşıya kaldık.
Küçük borçları dahi ödeyemedikleri için ismimiz icralıklar haberlerinde günbegün yer alır oldu. Beş yüze aldılar bine yasladılar borcu. Nasıl böyle "hesapsız ve kitapsız" oldular anlayan beri gelsin.
Kendi ticari faaliyetlerinde büyüme üstüne büyüme sağlayan bir sözde başkan, kulübüne ise rezalet üstüne rezaleti reva gördü. Bir Fenerliye kulübü teslim etseydik inanın böylesine bir tabloyu yine de yaşamazdık.
Önce bir uluslararası hoca yalanıyla "anlaştık" diyerek seçimlerde kendini öne geçirdi. Sonra bu borçlarla kulüp yol alamaz deyip "tedricen" borçları eriteceğiz mavalıyla ikinci palavrayla üstümüze ateş etti. Borçları tedricen azaltmak bir yana borçları tedricen değil füze gibi yükselttiler.
Açıkçası yalana hile katmadılar. Savurdukça haz ve gaz aldılar. "Yeni statla her şey değişecek, 24 saat yaşayan bir stat olacak" palavrasını medyadan ateşlediler. Bırakın 24 saat yaşayacak stadı 15 günde bir, 2 saat bile yaşayan hale getiremediler.
Stadın müçtemilatı olan "tesisler" henüz teslim dahi alınamadı. Daha içine girmeden enkaza dönüşmesini bekliyorlar her halde.
Stadın dışında ve içindeki işletmeler ihale dahi edilemedi. Kaçak köftecilere etrafta cirit atıyor.
Transfer yapmasını bilmeyen, kaderimizi kedere dönüştüren bu insanlara eş-dost yalvarmasıyla uzun süre sessiz kaldık. Hatta yazdığım bazı yazıları çöpe attım. Artık bıçak kemiğe dayandı. Daha bu zillete Rıza gösterecek mecalimiz kalmadı.
Okurlarımdan özür dilerim. Daha önce yazmam gerekenleri bazı dostlar nedeniyle tehir ettiğim için. Oysaki gazetecinin dostu kendisini takip eden okurlarıydı. Yanlış yaptım.
"Allah doktorlara düşürmesin" duasını ninem yapardı da bana masal gelirdi. Şimdi tam anlamıyla idrak ediyorum ki büyüklermiz bir söz sarfettiyse onun hakikatinden sual olunmaz.
Daha dün, işimize ve dişimize göre olmadığını sahada gördüğümüz bir Bero denen futbolcuya ait son taksit ödenemediğinden kulübe transfer yasağı gelmiş. Tahtamız kapanmış yani. Neyimiz açık kaldı ki tahtamız açık olsun. Yakın zamanda bir seçim kararıyla bu zevatlar indirilmedikçe tahtamızın kapalı olması bal olacak. Zira tahtalıköye gidişimize bir çare bulunamayacak.
Bakınız takımın içine düşürüldüğü bu durum bir önceki yönetimi bile aratıyor. Kemalpaşa'dan Baysal Beşiroğlu ve Emin Külünk aradı. "Takımın siyasetten kurtarılması, ekonomik özgürlüğüne kavuşması için kimin cesareti varsa o öne çıksın. Şahsi çıkarları için bizi perişan edenlere artık tahammülümüz kalmadı." diyorlar.
Dört bir taraftan bizi arayan taraftarlar aynı şikayeti dillendiriyorlar. Ne bekliyorlar. Kulübü ötenaziye mecbur edip "kendi istedi öldü deyip" kurtulacaklarını mı zannediyorlar.
Yanılıyorlar. Trabzonsporluların gazabı ve ezabı tasavvur edilenden çok çok büyüktür. Biline...