Tarih boyunca demokrasiden nasiplenmemiş zorba ellerde, denenmiş ve karşılık bulmuş bir yöntemdir Kitleleri kışkırtıp, kırdırmak.
Kışkırtmanın temellendiği zemin, her zaman önyargı olagelmiştir… önyargıları kabartılmış grupları ise, birbirine kırdırmak tarihsel deneyime sahip! Yöneticiler için ziyadesiyle kolay olmuştur.
Önyargının gücü, kişiyi düşünmekten, soru sormaktan, kuşku duymaktan sürekli alıkoyup, empatiyi öteler.
Önyargı hiç kuşku duymaz … kesindir, yandaşları vardır, ne denli kıyıcı ve yıkıcı olursa olsun karar vermekte bir an dahi duraksamaz.
Doğmalar da önyargılardan beslendiğinden, Cumhuriyet tarihimizin her kritik eşiğinde, önyargılı hazır kıtalar kolayca kışkırtılıp kıyama hazır halde rezerv tutulmuşlardır!
Bilinçsiz yığınları dogmalarla besleyen, hamaset yoğun parlak sözlerin içeriği ne denli boş olsa da … Girişimler toplumun beklentileriyle asla örtüşmese de , demokrasi adına yutturmaca, hukuk devleti adına kandırmaca kol geziyor olsa da!... kim ne derse desin bu topraklarda hayli zaman var ki popülizm hayli revaçta
Platon’un;
“Yasalar, haksızlık yapıp bedelin ödemeyenler ve
Haksızlığa uğrayıp çaresiz kalanlar için uygulanmalıdır.”
Özdeyişi, geçmişte olduğu gibi, günümüzde ve gelecekte de toplumsal düzenin korunabilmesinin kaçınılmaz kuralı olarak geçerliliğini koruyacaktır.
Yaşadığımız sorunların çözümlenebilmesi için, hangi konumda olursa olsun, birey, kurum ya da kuruluşların hukuktan sapmamaları, yasaların yansız uygulanmadığı dürtüsüyle hınç alma duygusu uyandıracak davranışlardan kaçınmaları ön koşuldur ve hiç kuşkusuz bu iklimin hazırlayıcıları da; Adaletin terazisine titreyen bir elle yaklaşan yargıçlar ve siyasal erk olacaktır.
Yasaları yansız ve tarafsız uygulaması gerekenler, şayet kendi çıkarları doğrultusunda hüküm verip yansızlıklarını yitirirlerse, kendi varlık nedenleri de geçersiz hale gelir ve toplumsal tepkilerin önü alınamaz.
Demokrasinin amaç olduğuna, tüm benlikleriyle inanan gerçek yurtseverlerin görevi; hukukun dışına çıkanların provokasyonuna gelip hukuksuzluklarını meşrulaştırmak değil, “hukukun içinde kalarak” hukukun yansız olarak uygulanmasını sağlamak adına uyarılarda bulunmaktır.
Zira son süreçte ardı ardına gündeme sunular senaryolar, ziyadesiyle ürkünç bir hal almaya başlamış haldedir… seçilmiş ve atanmışıyla erki elinde bulunduranlar, toplumun altında ezildiği yakıcı sorunların üzerine gidip çözümlemekten öte, tersine sorun üstüne sorun yaratacak yeni senaryolara imza atmakla yetiniyorlar!..
Gözünü budaktan sakınmayan, gözü kara “bütün zamanların mağdurları!” tehlikeli bir oyunu sahneliyorlar…
Salt seçim almaya yönelik, öteleyen ve toplumu kutuplaştıran politikalar nedeniyle ayrıştırılan kitleler, sürekli bir gerilimin içine sürükleniyor ki!..
İşte bu anlayanlar için son durak’ tır dostlarım.