Öngörü büyük bir nimettir. Kişiyi, toplumu, memleketleri dara düşürmeden yönetebilmek için müneccimlik derecesinde olmasa da doğru öngörüde bulunmak son derece önemlidir.
Hata yapmamak için, hakikati hâkim kılmak için Türkçemizin imkânlarıyla söylersek “kılı kırk yarmak” için öngörü şarttır.
Hani burnunun dibini görememek diye bir deyim vardır. Bu da önemli bir noksanlıktır. Çünkü böyleleri hem kendilerini hem de idare ettiği toplumları selamete ulaştıramaz.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde etrafında dönen dolapları fark edemeyen kişiler ve yöneticilere dönük tedricen bir uyarısı vardır. Böyleleri “gaflet” kavramıyla anlatılmıştır. Yani etrafında olan bitenlerin ayırdına varamayan, onları çözümleyemeyen adeta uyuyan kişi ve yöneticiler için bu kavramı kullanıyor.
Gafletin bir adım ötesine “dalalet” kavramını koyan Atatürk bu kavramla da etrafında olup bitenleri fark eden, kendisine dokunan bir zarar vuku bulmadığı için fark ettiklerini taammüden görmeyen kişi ya da yöneticiler için bu kavram eşleştirilerek kullanılmıştır. Hakikaten de bazen tehlike bize zarar verene dek nemelazımcı bir karakter göstererek hareket edebiliyoruz.
Dalaletten sonra da “hıyanet” kavramı kullanılmıştır. Bu kavramla bilerek, isteyerek, menfaat özdeşliği kurarak kişi veya yöneticilerin düşmanla işbirliği yapması ifade edilmiştir.
Bu boyutun affı yoktur. Diğer boyutlar da fena hallerdir ama bu son aşama kişi ya da yöneticinin milleti nazarında mezara gömüldüğü andır.
Memlekette bazı çıkar grupları menfaatperestlik yaparak ahlak dışı işlere tevessül edebilir. Bir yere kadar bunlara tahammül edilebilir de. Ama “ihanet” çukuruna düşmüş hainlere hiçbir koşulda af söz konusu olamaz, olmamalıdır.
Gençliğe Hitabeyi duvarlara asarak ondan insanlarımızın istifadesini sağlayamayız. Adım adım her cümlesi üzerinde gezilerek gençler tarafından bu hitabenin içselleştirilmesi sağlanmalıdır.
Yeni gafletlere, yeni Dalaletlere, yeni ihanetlere düçar olmak istemiyorsak bu adımı atmak durumundayız.
Şarlatanların anlattığı tarih derslerine biat ederek geldiğimiz durak malumdur. Televizyonlarda İngiliz ajanının dahi söylemekten kaçındığı yakıştırmaları bu milletin değerleri için söylemekten imtina etmeyen sözüm ona aydın müsveddelerine artık papuç bırakamayız.
Geçmiş dönemde iki kesimin kraldan çok kralcılarının sabık halleriyle geniş kitleleri rehin almak olacak şey değil. İlmin de itidalini benimseyen namuslu kalemlere selam olsun…