Trabzonspor, Beşiktaş’ın Galatasaray’a yenilmesinden sonra üçüncülük umutlarının önündeki ilk rakibi Kayserispor maçına ilk 20 dakikaya iki gol sığdırarak başladı. Bu anlarda sahanın üç bölümünde de yani defansta, orta sahada ve ileri üçlüde oyunu istediği gibi yönlendiren Bordo-Mavililer’di. Kendilerinden emin, özgüven içerisinde, zaman zaman pozisyon hataları rakibine verse de bu ligde oynadığı güzel maçlardan bir tanesini sahaya yansıttı Karadeniz ekibi.
Kayserispor’da kötü oynayan bir takım değildi. Onlar da geldikçe geldi, hatta 2-1’i yakaladıktan sonra Trabzonspor’dan bir adım önde kazanma arzusuna yakın takımdı. İki takımda açık futbolu tercihle ilk yarı güzel hareketlerin göze hoş gelen atak varyasyonlarını sahada sporseverlere izlettirdiler.
İkinci yarı Trabzonspor için daha farklı geçecek derken Kayserispor orta alan hakimiyetini elinde tutma gayretleriyle Bordo-Mavili takım kalesine daha çok geldi. Hatta daha çok pozisyon bulan takım görünümünde olurken iki net pozisonu da kaçıran takımdı. Belki de maçın kırılma anı bu anlardı ama Kayserispor bunu başaramadı.
Trabzonspor’da ise tek handikap defans bloğundaki dengeyi bir türlü yerine koyamamasıydı. Tabiki bu anlarda Kayserispor organize ataklarla gelirken yine ilk golün sahibi Hasan Hüseyin ile gol bularak beraberliği yakaladılar. ‘Pazartesinin gelişi pazardan belliydi’ dercesine Kayserispor orta alandan defalarca rahat çıkarken, bu golün geleceğinin göstergesiydi.
Beraberlik golünü hemen akabinde Abdülkadir’un golüyle Trabzonpor yeniden öne geçti.
Her maçta olduğu gibi bu maçta da bir olgu vardı ki o da Trabzonspor’u farklı kılan bir durum yani ister oyuna kötü ister iyi başlamış olsunlar, 90 dakika içerisinde her an golü bulabilecek yetenekte oyunculara sahip olmalarıydı.
Çok pas hatası olsa da güzel bir maçtı. Novak’un golüyle skoru 4-2’yi yapan Trabzonspor, bu maçta Kayserispor kadar oynadı. Oyuna bakıldığında iki takımın da birbirine üstünlüğü yoktu, sadece kazanan takım Trabzonspordu.