Hayat ölümle yaşam arasında ince bir çizgiden ibarettir.
Hayata bu kadar ince telle bağlı olmamıza rağmen neler yapıyoruz neler bu hayatta! Her gün farklı farklı camilerde sela sesleri duyulurken hiç aynaya bakmıyoruz.
Hiç düşünmüyoruz ki bir gün bu selalardan biri bizler için olacak. Akşam, sabah yapacağımız iş için hazırlık yaparken sabahleyin selamızın okunduğunun farkına bile varamayız.
Şimdi sormak istiyorum ölüm bize bu kadar yakınken ne diye birbirimize peşine düşmüşüz?
Neden başkalarının hakkını gasp ediyoruz? Bu kadar maddiyat hırsı ne?
Neden düşman olduk komşumuza, kardeşimize, çocuklarımıza ve hatta anne ve babamıza?
Hatta bizlere öncü olacak hocalarımızın sesi ölen kişinin maddiyatına göre neden farklı çıkıyor?
Yapmayalım!
Büyük büyüklüğünü yapsın. Hacca giden vazifesini layıkıyla yapsın. Gösteriş için hacca gitmeyelim.
Garibanı hor görmeyelim. İnsan olalım ki insanca yaşayalım.
Gün geliyor ki o düşman bellediğimiz, yüzüne bakmadığımız ya da hakkını yediğimiz kişiler, bizlerin musalla taşına konduğumuzda ya da sizlerin musalla taşına konduğunuz da tabutumuzu taşıyan kişiler olacaktır.
Toprak olup hesap vereceğiz. Hangi birinin hesabını nasıl vereceğiz?
Mülkü olan da olmayanda bu dünyadan götüreceği bir şeyler olmadığına göre, götüremeyeceğimiz şeyler için ne diye kavga ediyoruz?