Gerçekten Olimpiyat Stadı bizlere uğurlu geliyor. Geçen sezon taraftarımızın akın ettiği ve şampiyonluk sevincini beraber yaşadığımız stadta en son Süper Kupa’yı kazanarak sezonu keyifle açtık. Şimdi de rakip Süper Lig’e yeni yükselen güzide çınar İstanbulspor’du.
İstanbulspor geçen sezonki kadrosunu koruyarak ilk 11’inde sadece 1 yeni transfere sahipti. Onlar da kadronun oturmuşluğuna güvenerek sezona girmişlerdi. Bizler ise son şampiyon unvanının verdiği özgüvene sahiptik.
Ligin ilk haftası olması sebebi ile her iki takım da oyun pratiğini çok yavaş sergiledi. Ev sahibi uzun toplarla, bizler de rakibi üstümüze çekip boş alanlar bulma fırsatı içerisinde idik. Gelgitli oyunda maç heyecanını yitirmişken, doğru anda Cornelius ile golü bulduk. Bu sene Cornelius’tan daha farklı verim alıyoruz. Cornelius’un hem atan hem de attıran yapısı rakiplerin gardının düşmesine sebep oluyor.
İkinci yarıda ise ev sahibi sanki galip gelmiş edasında oyunu rölantide oynayınca biz de uzun süre rakibe uymak zorunda kaldık. Abdullah Hoca’nın Larsen , Visca , Trezeguet’i çıkartıp yerlerine Denswill, Kouassi, Djaniny hamlesi bizim oyun iştahımızı yerine getirdi. Akabinde yine çekilen korner sonucu Denswill’in muazzam kafası ile skoru alıp ilk haftadan 3 puanla lige giriş yaptık.
Olumlu yönlerimiz yine geçen sene olduğu gibi çok fazla ama bu maçta bazı olumsuz yanlarımız da göze çarptı.
4-1-4-1 sisteminde topu hızlıca çevirmeliyiz. Bunu maç içerisinde yapamadık. Daha çok çalışmamız gerek.
Trezeguet ile farklı oyun yapısına büründük. Trezeguet’in set oyunundan ziyade kontraatak oyununa evrilmesi gerekir.
Bakasetas ve Abdülkadir 4’lünün sağ ve sol içinde oyun ritmini bazı anlarda kaybediyor. Eforlarını olumlu anlarda kullanmaları gerekli.
Takımımıza acil ve mutlak ihtiyaç olarak sağ stoper, orta sahaya kreatif oyuncu, kanat oyuncusu ve yedek golcü hamlesi yapılmalı.
Maçın Adamı: Cornelius