Çocuklarda kişiliğin temelleri ailede atılır ancak okullarda şekillenir.
Ergen ve yetişkin psikolojisindeki sorunların asıl sebepleri de yine bu çağlardadır.
Psikanalizde, zaten sorunların sebebini çocuklukta aramaya koyuluruz.
Okullar kişilik gelişiminde belki de en önemli rolü oynar.
Rol model alınan öğretmenler, kanka arkadaşlıklar ve dış çevre ile derin temas buradadır.
Sınıfta aktif bir grup oluşursa, o gruptaki çocuklar mutlu bir sosyal beraberlik kurabilir.
Peki ya dışarıda kalanlar. Kendilerini soyutlamış, sosyal ilişkide de başarısız görüp iyice içe kapanırlar.
İyi bir yakın arkadaşı da yoksa yalnızlık duygusuna kapılıp yavaş yavaş depresyona girer.
Okul başarıları da etkilenir, aile içi ilişkileri de. Bu çocuklarda tik de gelişir, tırnak yeme gibi bilinç dışı alışkanlıklar da.
Giderek bozulan ruh halleri onları ya asosyal ya da antisosyal yapar.
Yani ya toplumun tamamen dışına çıkıp içe kapanık depresif bir kişiliğe sokar ya da toplumla çatışan kavgacı isyankar bir kişi haline getirir.
Her şeye isyan edebilir, tüm düzene, aileye çevresine.. Şiddete meyilli bir hale gelir.
Çocuklarımızın psikoloji ile yakından ilgilenmeliyiz.
Çocukluktan itibaren baskıcı ve aşırı korumacı aile yapısını terk etmeliyiz. Bunun yerine şefkatli ve ilgili aile yapısını kurmalıyız.
Aile kendi içinde demokratik olmalı yani çocukların görüşlerine değer vermeli.
Ailede iyi bir eğitim alsa da çocuklar, her şey okullarda bozulabilir.
Okullarda maalesef çocuk psikolojisine ait bir uygulama yok. Psikolojik danışmanlıklar bazı okullarda kurulmuş ancak ya yetersiz ya işlevsiz ya da çocuk psikolojisi zayıf.
Sınıfta akran zorbalığına uğrayan çocuklar dahi tespit edilemiyor. Zaten sınav stresi ve yarışma psikolojisi ile ağır bir psikolojik baskı altında kalan çocuklarımız bir de sınıfta dışlanırsa iyice yalnızlaşıp depresyona girebiliyorlar.
Okullarda psikolojik olarak aktif olmalı yönetim.
Sınıf mevcutları en fazla 10-12 kişilik yapılmalı. Mizaç uyuşmazlığı yaşayan çocuklar ayrılmalı. Aktif bir şekilde mizaç uyumuna göre yeni sınıflamalar oluşturulmalı.
Baskın gruplamaların önüne çabucak geçip, bir kısım çocuğun dışlanması ya da baskılanması önlenmeli.
Çok yakın, samimi ve sevgi dolu arkadaşlıkların kurulmasında öğretmenler ve psikologlar aktif rol oynamalı.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Sağlam vücut ise sağlam bir ruh yapısı ile ancak sağlanır.
Unutmayalım, çocuklarımızı ne kadar bilgi ile doldurursak dolduralım, eğer iç huzurları yoksa ve mutlu değillerse asla sağlıklı bireyler olamayacaklardır.
Şeklen iyi ancak içerleri sıkıntı ve acı dolu kişiler haline gelirler. Kendileri ile ve toplumla sürekli çatışırlar.
Sağlıklı olmak, bedenen ruhen ve sosyal olarak iyi olma halidir.
Çocukların sağlığının temeli ailede atılır, okullarda şekillenir.