Öğretmenevleri, eğitim çalışanlarının sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş en önemli kurumlardan biridir. Bu kurumlar, eğitim çalışanlarının konaklama, yeme içme, dinlenme ve eğlenme gereksinimlerini karşılamanın yanı sıra öğretmenlerin bakanlık, merkez ve taşra teşkilatları personelleri ile emekli öğretmenlerin birbirleriyle kaynaşmalarını ve dayanışma içinde olmalarını sağlamaktadır.
1980 sonrasında, eski milli eğitim bakanlarımızdan Hasan Sağlam döneminde öğretmenevleri açılmaya başlanmış ve bu kurumların yaygınlaştırılması eğitim çalışanlarının gelirlerinden yapılan kesintilerle, üye kartları verilerek gerçekleştirilmiştir. Yıllar içerisinde öğretmenevleri yönetmenliğinde yapılan düzenlemelerle birlikte bu kurumlarda eğitim çalışanlarından çok eğitim çalışanı olmayan esnafların, diğer kamu görevlilerinin ve neredeyse her kesimin faydalandıkları özel otel statüsüne kavuşmuştur.
Önceki dönemlerde küçük ilçelerimizdeki öğretmenevleri çok önemli bir işleve sahipti. Mahrumiyet bölgelerindeki ilçelerimizde köy öğretmenlerimiz ihtiyaç duydukları zamanlarda öğretmenevlerine gidip rahatlıkla kalabiliyorlardı. Bunun yanı sıra öğretmenevleri hem sosyalleşme açısından hem de eğitim çalışanlarının kaynaşmaları ve dertlerini paylaşmaları açısından en iyi buluşma ortamlarıydı. Dolayısıyla öğretmenevlerimizden öncelikle eğitim çalışılanlarının faydalanabilmesi gerekmektedir. Göreve yeni atanmış, gidecek yeri olmayan eğitim çalışanlarımız bu olanaklardan mahrum bırakılırken, meslek dışından kalmak isteyenlere öncelik tanınarak eğitim çalışanlarımız ihmal edilmektedir. Özellikle, yaz aylarında kıyı kesimlerinde bulunan öğretmenevlerimizde bir inceleme yapılırsa, buralarda eğitim çalışanlarından çok meslek dışı grupların konakladığı görülebilir. Ancak bilinmelidir ki bu kurumlar ticarî gayelerle kurulmadığından doluluk-boşluk oranı göz önünde tutulmamalıdır.
Öğretmenevleri ile benzer niteliklerde bulunan polisevlerine ya da orduevlerine bakıldığında, buralarda meslek dışı gruplardan ziyade sadece polis ya da ordu mensuplarına yönelik hizmet gerçekleştirildiği görülebilir ve olması gerekenin de bu olduğu belirtilmelidir. Dolayısıyla Öğretmenevlerinin eğitim çalışanlarından çok neden meslek dışı gruplara hizmet etme çabası içerisinde olduğu tartışılmalıdır. Bu konuda radikal kararlarıyla döneme damgasını vuran eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bakanlığa atandıktan sonra öğretmenevi yapımlarına bütçe ayrılmayacağını bildirmiş ve kendi döneminde hiç öğretmenevi inşası gerçekleştirilmemiştir. Hatta öğretmenevlerini tüm eleştirilere rağmen kapatmak isteyen Dinçer’in görev süresi buna yetmemiştir.
Değerli eğitim çalışanlarımız da bu konuda gereken hassasiyeti göstererek, onların paralarıyla inşa edilen öğretmenevlerindeki haklarını savunmalı ve sahip çıkmalıdırlar. Öğretmenevlerinde eğitim çalışanlarının daha kaliteli ve ucuz hizmet alabilmeleri adına gerekli olan yasal düzenlemelerin de ivedilikle yapılması gerekmektedir. Çünkü, öğretmenevlerinin ticari bir gaye güdülerek kapatılmaya çalışılması kabul edilemez bir durumdur.
Eğitim çalışanlarının çoğu öğretmenevlerinde yer olmaması sebebiyle başka kurumların misafirhanelerinde ya da otellerde kalmak zorunda bırakılırken, öğretmenevlerinin çoğu ise zararda olduklarını ifade etmektedir. Bu tezatların derhal giderilmesi ve en azından eğitim çalışanlarımızın kendi misafirhanelerinde kalabilmeleri için gerekli olan düzenlemelerin bir an evvel gerçekleştirilmesi yadsınamaz bir gerçektir. Bu bağlamda öğretmenevlerimizin yönetim anlayışlarının ve bakış açılarının yeniden gözden geçirilerek düzenlenmesi gerekmektedir.