Tarih boyunca birbiri ile kavgalı olan bir yapımız var! Yüzyıllar geçmiş bu huyumuz değişmemiş! Nedendir, niçindir bilinmez bu özelliğimiz ile enerjimizi çoğu kez boşa harcamışız. Tıpkı bugün olduğu gibi. Genç nesillerin dünyadaki gelişmeleri anında takip edip temsil etmekte mahir oldukları bir zamanda, ülkemizdeki gençler toplumumuzu yöneten ve yönlendirenlerin hiçbir özelliği ile ilgili görülmemektedirler. Bunun elbette ki en temel sebebi toplumsal itişmelerdir. Türk milletini ayakta tutan; milli ve manevi değerlerimizin hiç olmadığı kadar değersizleştirilmesi gençleri hedefsiz bırakmaktadır. Japonya’daki, Kanada, Kore ve Singapur’daki gençler “zaman ve mekân ötesi” ile ilgili projeler üzerinde kafa yorarken, bizim gençlerimiz bir üst sürümü çıkan teknolojik ürünleri almak için satış noktalarında sabahlamaktan kişilik bulduklarını düşünüyorlar!
Siyasetin dışında; sanattan, tarihten, edebiyattan, estetikten ve mimariden bahsettiğimiz zaman yazılarımızın genellikle okunmadığı bilinen bir gerçektir. Ama şöyle okkalı bir başlık atıp, altına da yalan-yanlış olduğuna bakmadan, insanların merak ve ilgisini uyandıracak bir dizi saçma-sapan abartılı yalan ve iftiralar yazsak insanların ilgisi zirve yapıyor! Bu durum okumayan toplumların tedavisi çok zor alan çağdaş hastalığıdır.
Mesela, Türk yıldızları diye bilinen, dünyanın en başarılı akrobasi timlerinden biri olan ekibin, iki de bir Trabzon’da gösteri yapmak için davet edilmesi ve gösteri yaptırılmasının amacı nedir diye sorsak cevabı ne olur! Belediye hizmetleri gökyüzüne taşınmışta bizlerin mi haberi yok! Yaklaşık üç buçuk ay önce seçilen Trabzon Belediye başkanını Trabzon’un temel problemleri ile ilgili henüz bir çalışma içinde olamadığını, hala belediyede kadro çalışmaları ile neden bu kadar zaman kaybına sebep olduğunu sorsak başkan ne kadar alınır acaba? Yaz-boz tahtası haline çevrilen eğitim sistemimizin bir parçası olan Kursların (dershanelerin) çalışma şartlarının belirsizliğinin öğrencilerimizin moral değerlerine olumsuz etkileri ne kadardır diye sorsak cevabı kim verecek! Sadece öğrencilerimizin değil, velilerimizin, dershane sahiplerinin ve çalışanlarının da moral ve motivasyon eksikliğinin, önlerini görememe endişesinin toplumumuza olumsuz etkilerini kimler düşünecek?
En son Araklı Çamlıktepe de yaşadığımız ve on vatandaşımızın hayatı ile milyarlarca lira maddi hasara sebep olan doğal afetler için gerekli tedbirleri almadan daha ne zamana kadar “kader” deyip geçeceğiz! Devletimiz, ülkemiz genelinde bu tür afetlerin yaralarını sarmak için yaptığı harcamaları, zamanında dere yataklarına düzensiz ve plansız yapılmasına göz yumulan evlerin yıkılması ve daha güvenli alanlara taşınması için yapmış olsaydı, bu gün ne bu kadar can kaybı, ne bu kadar hasar ve de ne de bu kadar afet harcaması yapılmamış olurdu!
Güzel sözlerin unutulduğu, haramın, yalanın sıradanlaştığı bir toplumsal çıkmaza doğru sürüklenmekteyiz. Kendimizle kavgayı süratle terk edip, siyaseti yalandan, vicdanları haramdan arındırıp, kendi insanımıza verdiğimiz değerle kendi problemlerimizi aşmalıyız.
Bu olumsuz gidişle insana sorarlar; nereye kadar!