Epeydir yazarım kıyıda, köşede.

Lakin bu işin var yasası.

Hacı Bayram Veli’nin dizeleridir.

Görünen sıfatındır, anı gören zatındır, gayri ne hacetindir sen seni bil sen seni…

Ne olacak şimdi? Günümüzde bu dizeler düşünce hürriyetinde suçlu!

Mahkemeye verilse, en az para cezası.

Niye?

Sen seni bil sen seni diye.

Al dizeleri nereye çekersen çek.

Yani ben şimdi hep “sen şeref!lisin” yazmak zorundayım.

Yoksa kişiye karşı tazminat davasında suç! delili.

Hürriyet dediğin nedir ki?

“Hürriyet her türlü belirlenmişliğe, yani zorlama düşünceye, kaderci anlayışa ve cüz-î irâdenin söz konusu olmadığı her anlayışa karşıdır.”

Başka bir örnek size…

Sultanım sen cesursun, sen cengâversin... Bir isminle düşmana korku salarsın... Tıpkı hazreti Ali gibisin diyeceğim amma... O Allah’tan korkardı, sen ondan da korkmazsın.

Al başına belayı şimdi.

Dolan mahkeme koridorlarında.

Niye?

“Ağzının payını alır” diye..

Yani ben şimdi hep “Sen yüz!lüsün” yazmak zorundayım.

  *

Hiciv dediğin nedir ki?

Hiciv, edebiyatta bir yazı türü. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle manzum yolla eleştirilmesine hiciv ya da yergi adı verilir.

Neyzen büyük üstat idi.

Ve şunları söylerdi;

Tereddütsüz teceddüt sahasında bir süleymanım. Şu var ki, tacü tahtım yok, fakirim lakin insanım.

Saygılar…