MUHALEFET OLMAK

İktidarlar halkın desteği ile İktidara ve ülkenin yönetimine gelirler. Tabi iktidara başka illegal yollarla da gelmeye meraklı olanlarda vardır. Seçimle, demokratik yollarla iktidara gelen siyasi partiler, ister uzun bir zaman, isterse kısa bir zaman olsun, ülkenin idaresinde bulunurlar, daha sonrada mutlaka giderler. Bu halkın bir tercihidir.

Geleni kabullenip tahammül edeceksin, halkın tercihine saygı duyacaksın. İktidarı devirmek, iktidarı değiştirmek, yine seçimle olur. Bunu başka illegal yollarla halletmeye kalkmak, asla ama asla kabul edilir bir durum değildir. Bundan sonra bu illegal yollara başvurmaya kalkanlar, bu milleti top yekûn karşılarında bulacaklardır. İktidara gelmenin tek yolu, ancak halkın demokratik tercihi ile olur. Bu yolda partiler kendi programlarını yapıp halkın önüne çıkıp onlara kendilerini kabullendirmeye ve iktidar olmaya çalışmalıdırlar, tek yol budur. Muhalefette olan siyasi partiler, eğer iktidara bir türlü gelemiyorsa, bunun tek sebebi kendileridir. Demek ki halk, ülkenin sorunlarına çare olacak, sorunları çözecek, iktidar da bulunanların yerine daha iyisini getirecek bir parti bulamadığı için, mevcut iktidardaki partiyi sürekli iktidarda tutuyor, onlara destek veriyor. Tabi ki seçmenimizin bir partiyi uzun yıllar hep iktidarda tutmasının sebebi, sadece muhalefette onun alternatifi olmamasından değildir. Halkımız  ayrıca, iyi hizmet yapanı destekliyor ve o partiyi uzun süre iktidarda tutabiliyor. Buna hiç bir kimsenin itirazı olamaz, olmamalı. Vatandaşımız, seçmenimiz, iktidarın olumsuzluklarını ve yanlışlarını gördüğü zamanda, muhalefette güvendiği ve ülkenin sorunlarını çözeceğini inandığı bir partiye gözünü kırpmadan oyunu ve desteğini de veriyor. Ancak bugün bakıldığında,19 sene halkın desteğini alan partinin, bir çok sorunun çözülmesi, bir çok hizmetin yapılması yanında, iktidarın kendi bünyesinde yaptığı hatalar ve yanlışlarına rağmen, seçmenin halâ bunun karşısında, muhalefet partilerinden birisine güven duyarak iktidara taşımıyorsa, demek ki, bu seçmen, seni  inandırıcı bulmuyor, sana güvenmiyor. O zaman dönüp kendine bir bakacaksın. Neden, niçin sorularını kendine sorup ona göre yolunu ve programını yeniden yazacaksın. Halkı inandıracaksın, halka güven vereceksin. Halkın önüne çözüm ve çareleri döküp, onun desteğini alacaksın ki, iktidar olasın. Aksi halde, mümkün değil.

Mümkün olmayınca da, beklersin durursun. İşte bu beklemek ve bu çaresizlikten dolayı da, ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemez duruma düşersiniz, birde emperyalist ve bu ülkeyi bölüp Güneydoğu’da, Suriye’nin kuzeyinde bir kukla devlet kurdurmak için, taşeron terörist örgütleri destekleyen ABD’den bir danışmanla, şov yapmaya kalkarsanız, adeta çamura saplanmış bir hal alırsınız. Şu anda verdiğiniz görüntü, bu milletin gözünde bundan başkası değildir. Oysa ki inandırıcı ve güçlü ciddi bir muhalefetin, yapması gereken şey, hep eleştirip, her şeye yanlış deme alışkanlığından vaz geçip, eğriye eğri, doğruya doğru deme basiretidir, ülke için çözüm bekleyen sorunlara çare projeler üretmektir. Lâf yetiştirme cambazlığından ve hakaret dilinden vaz geçmeleridir. Güzel söz, güzel bir dil söylemi iktidar mensupları içinde aynen geçerlidir. Muhalefetin görevi her şeye karşı çıkmak değildir. Ortaya çözümlerini ve projelerini koymalı, tutarlı ve akılcı çözümler üretmelidir. Daha iyisini, daha faydalısını ortaya koymalıdır. Seçimler yaklaştıkça, partiler programlarını ve nasıl bir vizyon ortaya koyacaklarını da açıklamaya başladılar. Türkiye’mizin seçmeninin dikkatle göz kulak olduğu, benimde dikkatle dinlediğim ve değerlendirdiğim CHP’nin ortaya koyduğu ve açıklama yaptığı vizyon programından gördüğüm kadarıyla, Türkiye’nin sosyal demokrat, halkçı, işçinin emekçinin, memurun, esnafın dar gelirlinin ve de vatandaşının sorunlarına çare olacak ve kendini iktidara taşıyacak bir siyasi partinin, üstelik en büyük ana muhalefet partisinin, ülkenin çözülememiş sorunlarını çözecek ve vatandaşına çare olacak bir program açıklaması beklenirken, o toplantıdaki büyük sahne ekranlarından, ABD’den danışman olarak ilan edilen bir kişinin kurtarıcı gibi taktım edilmesi ve biz bu ülkenin sorunlarını beraber çözeceğiz diyerek, sizlerin vasıtası ile Türk seçmenine konuşması, bu partinin çareyi onda ve oralarda araması, bizim seçmenimize, asla ama asla güven verici bir tablo değildir. Bu tablo ile bu millete güçlü bir görüntü vermediniz. Bu ülkenin sosyal demokrat partisi bu değildir. Bu görüntü sizi iktidara taşımaz. Bir zamanların “goo home America” pankartlarını taşıyan ve altıncı filoya “defol git” diyenlerin, ne büyük bir aşınmaya ve revizyona maruz kaldıklarını bu tablo ve bu görüntü ile bariz bir şekilde gördük. ülkenin yönetimine talip olan, sosyal demokrat bir partinin bu tavrı ve bu pozisyonu ile, ne durumlarda olduğunu görmek, tüm samimiyetimle ifade ediyorum ki;

“Bu ülkede inançlara saygılı, adaletten, halktan, emekçiden, işçiden köylüden, yana olan, bu ülkenin sorunlarına çare üretebilen, eğriye eğri doğruya doğru, ülkemizi dış emperyalist ve onun taşeron bölücü hain uşaklarına karşı, dışa bağımlılıktan kurtaracak, dışa bağımlı olmayacak, güçlü sol bir partiye şiddetle ihtiyaç vardır” diyen ve bu şekilde düşünen insanlarımızı hayâl kırıklığına uğratmıştır. Bu görünüş ve bu tabloyla, bu millete ve bu halka sizi iktidara taşıyacak bir güven veremediniz. Güçlü, inandırıcı  bir güven vermediğiniz zaman, değil altı, on parti de bir araya gelseniz bu mümkün gözükmüyor.

Ancak; sürekli iktidarın açıkları ve yanlışları üzerinden siyaset yapmak, onların doğru yaptıklarını da görmemek, eğriye eğri doğruya doğru diyememek, kendi projelerini ve iktidarın yapamadığını ben şöyle yapacağım diyerek, dışa bağımlı değil kendi gücümüzü kullanarak, sorunlarımızı çözeceğiz diyerek, bu ülkenin ne kadar dış ve iç, hain bölücü terörist düşmanları varsa, biz onlarla mücadelemizi her yerde her zaman kararlı bir şekilde sürdüreceğiz diyerek, bu halkın desteğini alabilir ve tek başınıza iktidar olma şansını yakalayabilirsiniz.

Aksi halde bu millet, bölücü hain ve onların ağa babalarından medet uman hiç bir siyasi partiye, bu büyük Türkiye’yi ve Türk milletini idare etme yetkisi asla vermez.