Milli takım ve Şenol Güneş’le ilgili düşüncelerimiz bizi yanıltmadı.
2018 Dünya Kupası Elemelerinde Fatih Terim'le grupta 6 maça çıkan A Milli Takım, 11 puan toplarken, Terim’den sonra göreve gelen Lucescu yönetiminde ise grupta çıktığı 4 maçta 4 puan topladı. 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Şenol Güneş yönetimindeki A Milli Takım ise iki maçta 6 gol atıp 6 puan topladı.
Şimdi grupta son Dünya Şampiyonu Fransa ile oynayacağımız maç bu sonuçlardan sonra daha da önem kazandı.
Bu gruptan çıkar mıyız? Cevabımız mevcut yapılanma ve form düzeyleri göz önüne alındığında ‘Evet!’ İşin en sevindirici yanı ise Arnavutluk maçında oynayan kilit bazı oyuncuların (Okay, Emre) Moldova maçında ilk 11’de olmamalarına rağmen takımın baskılı ve akılcı futbolunu artırarak devam ettirmesi. Çekirdek kadromuz son derece uyumlu. Özellikle defans hattımızdaki Merih, Kaan, Zeki çok uyumlular. Üstüne Mahmut gibi, Okay gibi oyunu iki yönlü oynayabilen kurnaz ve yırtıcı futbolcuları, Hakan Çalhanoğlu ve Yusuf yazıcı gibi maestroları, Burak gibi olağanüstü bir golcüyü eklediğinizde milli takımın başarılı olmaması için hiçbir sebep yok.
İçimizdeki bazı çatlak seslerin bu iki rakibin zaten zayıf takımlar olduğundan dem vurarak kazanılan zaferleri küçümsemesine ise anlam vermek mümkün değil. Milli takımı çalıştırmaya başlayalı 1 ay bile olmamış bir teknik direktöre bel altından vurmaya çalışmak ancak basiretsiz, vizyonsuz zihniyetlere yakışır zaten.
Şüphesiz ki Fransa maçı milli takımın kendini test etmesi açısından önemli bir karşılaşma. Burada unutulmaması gereken şey sonuçtan çok Milli Takım ruhunu ne kadar yakalayabildiğimiz. Bu çekirdek kadronun Şenol hocanın dokunuşlarıyla daha uzun yıllar sayısız başarıya imza atacağına inancım tam.
Şairin dediği gibi ‘ Güzel günler göreceğiz, GÜNEŞLİ günler. Motorları maviliklere(zaferlere) süreceğiz. Çocuklar inanın, inanın çocuklar.’