Küllerimden doğuyorum. Yanma hissinin verdiği yorgunluğu küllerimi üzerimden silkeleyerek atıyorum. Gözlerimi gökyüzüne dikmeyeli ne kadar da zaman geçmiş. Hep yere bakarak yürümekten karşımda olanlardan bile bir haberdim. Mutlu olmak adına verdiğim savaştan galip mi çıktım şimdi ben. Neden kendimi kandırıyorum ki yenileceğimi bile bile girdiğim bu savaşta hala debeleniyorum battığım çukurda. Mesele aşk değil, mesele dostlar değil tek meselem var oda benlikle. Ne zor kişinin girdiği savaşta hırpaladığı insanın da aslında ta kendisi olması. Yolda telaşla bir yere varmak için yürürken yavaşlayan adımlar ve akla gelen çılgınca sorular. Toplum kendi kendine konuşan insanlara deli damgasını vurup bir köşeye atarken biraz bile olsa empati yapar mı acaba.

Mesele siz değilsiniz benim diyebilmek istiyor bazen insan haykırırcasına ancak dili varmıyor yüksek sesle söylemeye. Alınganızdır, alınırız üstümüze diye susuyor çoğu zaman, sorun varsa eğer karşıda ki insandadır hep tek başına bir hiçtir çünkü diğer kimse. Ne kadar daha tutunabiliriz birilerine, tek başına başarmanın verdiği hissi tatmak ümidiyle belki bir gün korkarak değil de mutlu bir şekilde kabulleniriz yalnızlığı içimizde.