Kutsallara saldırarak bir çıldırtma hali yaşatırsın rakibine. Hele insanlıktan nasibini alamamışsan hiçbir kural, değer, kriter veya umde seni frenleyemez. Yeter ki kendi inancın zafare ulaşsın, yeter ki senin ırkın hayallerini gerçekleştirsin. "Gerisi hava cıva" der egoizmin zirvelerinde turlarsın.
Evet yukarıdaki cümlelerin muhatabı herkesin tahmin ettiği üzere bir din-ırk karışımı olan terör devleti Israil'dir.
Mescid-i Aksa Müslümanlar için Kabe'den sonra ikinci kutsal mekandır. Burada, Dünyanın bir ucundan gelen insanlar yerel insanlarla birlikte cuma namazı kılarlar. Bu güne dek sadece 1917'de bir kez cuma kılınması engellenmiş, daha geri kalan bütün zamanlarda hep bu kutsal mekanda ibadet yapılmıştır.
Cuma ve vakit namazları kılınmasına kılınmıştır ama İsrail 1948'de bir terör devleti olarak kurulduğundan bugüne buradaki ibedetleri inkıtaya uğratıp insanları yıldırmanın yollarını arayıp durmuştur. Bunun son örneğini geçen cuma günü sergileyen Yahudi yönetimi üç Müslüman'ı şehit etti, yirmiden fazla insanı da yaraladı.
Bu Yahudi vahşeti çok eleştirdiğimiz DAEŞ'in yaptığı zulümler gibi bir provakasyondur. İnançlara saygısız, kendi inancının dışındaki bir hayata yaşama hakkı tanımayan bir zihniyetin yansımasıdır. Dünyanın bu vahşete seyirci kalması da ibret vericidir.
Peki İsrail bu vahşeti niçin yapıyor?
Kısaca kendi inançlarını ihya etmek için yapıyor. Yani Mescid- i Aksa'nın altında Süleyman Tapınağı'nın olduğunu, bu tapınağı ortaya çıkarmak için üstündeki bu İslam mabedinin yıkılmasının gerektiğini düşünen bir sapık inancın zaferi için böyle bir vahşete imza atıyorlar. Mecid- i Aksa yıkılmadan Süleyman (Salamon) Tapınağı'nı ihya etmelerinin imkansızlığını bilen bu Yahudi zihniyet, bütün kainatın gözü önünde bu vahşi cinayetleri işleyebiliyor.
Tabi böyle bir şeye Müslümanların izin vereceğini düşünmek aptallıktır. Bölük pörçük olan İslam aleminin belki de yek vücut olmasına vesile olacak bu hamle asla cevapsız bırakılmaz. İstanbul'da bazı Sinagogları basan vatandaşların yaptığı gibi değil bu. Yahudi'nin anlayacağı dil paradır. Onların şirketlerinin sattığı malları hep kalite olsa da kullanmamakla işe başlanabilir. İslam ülkelerindeki binlerce Yahudi şirket, sınır dışı edilerek gereken bir başka cevap da verilebilir. Yani maddi ağırlıklı bir hamle onları hizaya sokar. Bununla da hizaya girmezlerse başka sürümler o zaman düşünülülür. İnanın bu işten zararlı Yahudiler çıkar.
Yahudilerin paraya ne kadar önem verdiğini şu fıkrada net görüyoruz:
"İki Yadudi” eski bir meseleyi anlatıyor...
Balat'tan çiktik yola. Tam on sekiz kişi. Çok az kişi... Karşimiza çikti bir Müselman ordisi, tam üç kişi, çok fazla kişi... Çektiler kıliçlari dediler ki ya paralari ya karilari.. Verdik karilari vermedik paralari.. Kari bulinur para bulinmaz.
Anlayacağınız, Yahudilerin anladığı tek dil para dilidir.