Devletimizin memur alımlarında tek ilkesi, ‘adalet’ olmalıdır. Güvenlik soruşturmasıyla liyakati, müfettiş teftişiyle de sadakati takip edip al alacağını. Böyle yaparsan devlet, FETÖ illetiyle bir daha karşılaşmaz.
Hani şimdilerde gündemi işgal eden ‘mülakat’ meselesiyle ‘yandaşı ve candaşı’ kayırmak mecburiyetine kalırsın ki bu uygulama FETÖ’nün hırsızlıkla adamını bir yerlere getirme anlayışından farksızdır. Sınavla kabaca bir seçme yapıp daha sonra mülakatla mültefit olduğun kişiyi memur yapma işi, bugüne özgü bir tutum değil. Açıkçası böylesi bir adım; denenmiş, sakıncaları görülmüş ve çöplüğe atılmış bir uygulama.
Mülakatla son kararın verilmesinin tek mahsülü olur o da: insanın hileye sürüklemesi ve etki altında kalması. Açıkçası mülakat; en temiz ruhlu insanı bile harama yöneltir. Bu nedenle mülakat meselesi bende bazı kuşkular uyandırıyor.
Mülakatla ilgili somut bir örneği 1994-95 yıllarında iktidarda olan partilerin uygulamalarından vermek istiyorum. Hani günümüzden verirsem ‘sen adres karıştırması yapıyorsun’ suçlamasıyla karşılaşırım diye maziye gidiyorum.
İlköğretim Müfettişliği sınavı yapılmış, mülakata girecekler belirlenmiş; ilgililere tarih, yer ve zaman ilanı yapılmış. Mülakat için bir masa etrafında adına ‘uzman!’ denilen eğitim duayenleri oturtulmuş. İhtimaldir ki mülakata katılan 30 kişiden alınacak 10 kişinin listesi de ellerinde.
Mülakata girenler bir sıra dahilinde jurinin önüne geliyor, bir sözel soru ile ‘hikmetli memur’ tespit ediliyor güya!
Bakınız o tarihteki mülakat sınavında tek tek odaya alınmıyor adaylar. Tren gibi sırayla masa önüne gelen adaya bir soru yöneltiliyor, sonra arkadaki adayla aynı şey sürüyor.
Öndeki müfettiş adayı Y. S. G’ye (şimdi emekli) şu soru yöneltiliyor: Yeni kurulan Türki cumhuriyetleri sayınız. Y. S. G. cevap veriyor: Hunlar, Göktürkler, Uygurlar... Komisyon (juri) bu aptalca cevaba tebessüm ediyor. Aslında tebessümleri kendi zavallılıklarına olmalıydı ama neyse! Bu cevabın sahibi müfettiş seçiliyor, bu milletin kaderi yukarıdaki cevap sahibine teslim ediliyor.
FETÖ böylelerinin tavasutuyla adım adım yürüdü, bu nevi mülakatlardan aldığı hızla 15 Temmuz’da Gülen denen adi, kafamıza gülle olup yağdı.
Şimdi mülakat ile aynı delikten tekrar ısırılmayalım.
Mevcut iktidar ve kardeş partilileri MHP, partililerine haram yedirmek istemiyorsa ivedilikle mülakati kaldırmalıdırlar. Bir insan memurluğa başvurduğunda MİT tarafından adam gibi eleklensin. Çıkan neticeye göre yazılı sınava girip girmeme hakkı elde etsin. Mülakat, kripto FETÖ’nün işine yarar. Devlet yanlış ellere düşmesin emelinde olanlar, çözümü mülakatta değil memur adayının tahkik safahatında ararlarsa adil bir iş yapmış olurlar.
Karar juriye bırakılırsa ‘Türki cumhuriyetleri say’ sorusuna Hunlar, Göktürkler, Uygurlar cevabını verenleri denetçi diye alırsın. Aldığın bu cevabın doğruluyla değil partiden tevdi edilen listenin ihyası için uğraşırsın. Sınava göstermelik girdiklerini anlayanların bedduası ile de iki yakan bir araya gelmediği gibi ahretini de FETÖ gibi cehennem çukurlarından bir çukur yaparsın.
‘Evet’, ‘hayır’ arifesinde İktidarı ve MHP’yi uyarıyorum. Dost acı söyler ülküsüne yaslanarak.