Dün gibi aklımda. Küçükken, televizyona çıkan her bir garip habere, babam “Burası Türkiye!” yorumunu eklerdi. Aradan yıllar geçti. Haliyle yaş olmuş kırk. Anladım ki, babam büyük adam... Ve burası gerçekten Türkiye.
İşin şakası bir yana. Gariplikler bitmiyor canım ülkemde. Aşı meselesinde de aynı. Yahu daha dün... Günlerce kapalı kaldığımız dört duvar arasında, hani dizleri üstüne çökmüş, kös kös otururken, “Nerde kaldı bu aşılar!(?)” diye, avazı çıktığı kadar bağıranlar bizler değil miydik?
Hatta ve hatta bu serzenişi bir kıta uzağa taşıyıp Devlet-i aliyyeyi kabile devletleriyle kıyaslayanımız yok muydu?
Peki aşılanmanın hız kazandığı bu ortamda bu aşı karşıtlığı nedir kardeşim?
AŞISIZ OLMAZ AHALİ
Bir millet, kendi bilim insanlarından bu denli mi kuşku duyar? Duyuyorlar vesselam. Adamlar bilimsel çalışmalarıyla kendilerine yer buldukları televizyonlarda 7/24 aşılanmanın önemini vurguluyor, vatandaşımız ekran başında kendince yan etkiler üretmekte. Aslı astarı olmayan, garip garip iddialar. Kimi kör olmaktan korkuyor, kimi Alzheimer hastalığından. Hadi bunlar gene iyi.
Eşkıyanın teki geçtiğimiz günlerde Yomra İlçesi’ne inip, Yomralı’nın “Belediye başkanımız ol!” dediği Mustafa Bıyık’a kurşun sıkmış. Sebep: Yomra kaybetsin. Sözümüz huzura pusu kuran o sorunlu güruha: Bilmiyor ve de anlamıyorsunuz. Siz ve avanenizin mermisi, bu memlekette demokrasiyi düşürmez. Anca aynaya sıkarsınız.
Yomra ile Başkan Bıyık’a geçmiş olsun.