Bir şehir, biz çeşme ve medeniyet üzerine mırıldanmalar
Beton ve Asfalt Kafalar
Yenimahalle'deyim ve eski bir komşumuzla sohbet halindeyiz. Mahallenin ne kadar değiştiği üzerine konuşurken şöyle bir söz söylüyor, " Yakında sokağımız asfalt dökülecek, mahalle o zaman biraz toparlar" O güzelim arnavut kaldırımlarına sahip ızgara planlı Yenimahalle evleri bakımsızlık içinde çürürken kaçak katlarla ve bahçelerine yapılan gecekonduyu andıran yapılarla can çekişirken, bu konuşma karşısında şaşkınlık içerisindeyim. Durup kendime çok ama çok kızıyorum. Ona medeniyetin Roma'da başladığını. Şehir planlamanın Roma'nın icadı olduğunu. Modernitenin arnavutkaldımlarında ve ızgara planlı sokaklarda geliştiği üzerine uzun bir nutuk çekmediğim için, yaşanan onca soruna rağmen hâlâ mahallemize ve şehrimize sahip çıkmayı beceremediğimiz için kızıyorum. İmdadıma kız kardeşim Elif yetişiyor, " Abin sevmez öyle asfalt beton falan"diyor. "O eski kafalıdır, arnavutkaldımlarıyla aşk yaşar. Ona göre dünyanın en güzel sesi, arnavutkaldımlarında dans eden yağmur damlalarının sesi..."
Şehirlerin ecesi Paris'te neredeyse bütün tarihi dokunun çevresi ve sokaklar arnavutkaldırımı döşelidir. Parklar asfalt ve beton yerine toprak ve mıcır kaplıdır. Yani asfaltın medeniyetle bir ilgisi yoktur. Gelelim asıl konumuz olan çeşme hikayesine. Size Wallace Çeşmesi'ni anlatmak istiyorum. Neredeyse Paris'in simgesini haline gelmiş olan Wallace Çeşmesi'ni ilk kez Paris'te değil Tiflis de görmüştüm. Çeşmek ikonik bir hal alınca Gürcistan'ın rüya şehri Tiflis'e bir tane hediye edilmiş. ‘Erekles Square’ denilen parkın köşesinde bulunan bu çeşmeyi bir süre hayranlıkla izledim. Sonra termosuma suyumu ondan doldurmaya başladım. Merakım üzerine araştırırken Çeşmenin hikayesi çok ilgimi çekti.
Parisli hayırseverler arasında Sir Richard Wallace (1818–1890)1870'te babasından büyük bir servet miras aldıktan sonra, tüm Parislilerin bundan faydalanması gerektiğine karar vermiş ve bu onu popüler yapmış. Savaştaki Parisliler adına yaptığı diğer çabaların yanı sıra, bombalamaların kurbanlarını şahsen karşıladığı ve erzak dağıttığı bir hastane kurmuş. Paris mirasına yaptığı sayısız katkılardan bugün en çok bilineni, kendi adını taşıyan çeşmeleridir.
Su ve hijyenin Parislilerin çoğunluğu için sorun olmadığı bugün bile, bu çeşmeler genellikle evsizler için tek ücretsiz su kaynağıdır.
Bu tesislerin tek faydalanıcıları yoksullar değil. Çeşmelerin amacı mütevazı gelire sahip insanların içme suyuna erişebilmesini sağlamak olsa bile, onları kullanan tek kişiler onlar değil. Oradan geçen herkes susuzluğunu giderebilir ve bu hayati ihtiyacı karşılayabilir. Hem Amerika Birleşik Devletleri'nde hem de Birleşik Krallık'ta zaten bir ölçülülük çeşmesi inşa etme programı vardı.
Çeşmeler Wallace'ın ihtiyaç sahiplerine yardım etme felsefesini gerçekleştirmekle kalmadı, aynı zamanda Paris'i de güzelleştirdi.
Şu anda Paris'te bulunan 100 büyük model Wallace çeşmesinin çoğu çalışıyor ve mükemmel içilebilir su dağıtıyor. Bir zamanlar bu çeşmeler, evsizlerin ve yoksulların rahatlaması için şehirdeki nadir ücretsiz su noktalarıydı. Bugün, şehir su şirketi Eau de Paris tarafından vatandaşlara ve ziyaretçilere dağıtılan 1.200'den fazla ücretsiz, temiz içme suyu noktası arasında yer alıyorlar.
Kısa bir özet geçecek olursam, kadim şehrimizin her sokağının köşesinde eskilerden bir çeşmemiz, çeşmelerimiz vardı. Çocukluğumuz sokaklarda ve bu çeşmelerin başında geçti. Sonraları bu çeşmelerin bir kısmı belli kişilerin aileleri tarafından hayrat adını alan çeşmelere dönüştürüldü. Zamanla suları kesilerek tek tek kaderlerine terk edildi. Ve biz bu
olanları hayret bile etmeden izledik.
Yakında soluğumuza asfalt dökülecek, kalan mahallerimiz ve bizler o zaman biraz toparlarız, diyorlar. Ve biz buna hayret bile edemiyoruz.