Futbolda kanatlar vücudumuzun ana organlarındaki kollar gibidir. Onlar olmadığında yemek yiyemez, su içemez, sayfa çeviremez, çöp atamaz, kalem tutamazsınız. Haliniz acınası olur.
Tıpkı dün geceki Trabzonspor gibi. Top kendisindeyken 3-5-2 oynayan rakibe; hızlı, etkili ve isabetli bir şekilde çıkacak oyuncularımız olan Nwakeame ve Vişça'dan verim alamayarak etkili organizasyonları gerçekleştiremedik.
Ortadan şut atabilecek tek adamımız Bakasetas'ın boş kaldığı pozisyonları da ona çıkaracak taktiği uygulamayarak olumsuz durumumuza tuz biber ektik.
Ömür'le dikine öne oynama, pas alışverişinde akıcı koşular yapmayı tamamlamakta zorlandık.
Bu kadar sıkıntıyı hiç beklemeyen Avcı yine Cornelius müdahalesiyle maçı çözmeye çalıştı. Golü de buldu ama bu sefer maçın tamamında aksayan kanadımıza çare bulamadı. Puachacz rakibi karşılarken çok hata yaptı. Öne çıktığında da topları etkili kullanamadı. Uğurcan'ın, Dorukhan'ın, Siopis'in, Hüseyin'in ve Denswil'in gücü bizi sahada tuttu.
Söylenmesi gereken en önemli şey rakibin mevcut durumundan çok biz istediğimiz ve beklediğimiz coşkulu oyunu maalesef sahaya yansıtamadık.
Bu sene hiçbir derbiyi kaybetmeyen takımımız,1 puan da 1 puandır diyerek, konsantrasyonunu bozmadan önündeki maçlara odaklanmalı. Bilmeli ki Trabzonspor, dünyanın neresinde olursa olsun; uçakları, otobüsleri, şahsi araçları Trabzon'a yığacak kadar büyük bir camia ve gelecek 1 galibiyete çok şeylerin değişeceği, mutlu mavinin doğduğu, ilkbaharın en nadide çiçeği.
Hadi silkelenin, kenetlenin uşaklar az kaldı, çok az...