Tarih boyunca, tarihe damga vuran nice isimsiz kahramanlar vardır.
Öne çıkmak istemezler. Daima arka planda kalırlar.
Aslında yemeği esas pişirenler onlardır.
Çoğu kez biz onları göremeyiz.
Neden sonra onları tanıma şerefine nail oluruz.
1916’larda Rus işgali yıllarında Trabzon ve yöresini savunan Yüzbaşı Hasan Fehmi Bozalioğlu bunlardan sadece birisidir.
Yüzbaşı Hasan Fehmi Bozalioğlu’nun yeğeni Mimar Osman Yener’in, bu efsane kahramanının mezarını yeniden restore etmesi ve mezarı başında anma programı yapması, yakın tarihimizi gelecek nesillere anlatma açısından çok büyük bir anlam taşır.
Anma programına başta Vakfıkebir Kaymakamı Sedat Sırrı Arısoy’un katılması ve yöre halkının büyük bir ilgi göstermesi, tarihimize, kültürümüze, özbenliğimize sahip çıkmamız adına büyük bir anlam taşır.
14 Şubat’taki bu etkinlik medyada da gerektiği şekilde yer aldı.
Araştırmacı yazar olarak Hasan Fehmi Bozalioğlu’nun hayatını birkaç kez televizyona taşımıştım.
Değişik kanalların aynı olayı değişik gözlemlerle medyaya taşıması o olayın doğruluğunu ve önemini pekiştirir. Yıllardır vurgulamaya çalıştığım bu acılı olayları, sevgili kardeşim Deniz Haber Ajansı genel yayın yönetmeni ve senaristi Halil Demirci’nin bir belgesel olarak sunması beni çok mutlu etti.
Türkiye’de belgesel deyince akla gelen ilk isim Halil Demirci’dir. Diyarbakır, Trabzon, Bayburt, Gümüşhane, Beşikdüzü gibi yüzlerce belgesele imza atan bu güzel insan, vatanseverliği ile de ön plana çıkar.
O kadar ki; bir belgesel çekiminde tanınmış!
Bir belediye başkanı kendisine: “O kaleye Türk Bayrağı asarsan ben sana bir kuruş para ödemem” deyince Halil Demirci alacağından vazgeçti, ama Türk Bayrağını da kalenin burcundan dalgalandırdı.
İşte Halil Demirci böyle bir yüce insan.
Benim esas anlatmaya çalıştığım konu bu değil. Yüzbaşı Hasan Fehmi Erzurum’dan, Bayburt’tan, Sultan Murat Yaylalarından, Solaklı Deresinden Madurdağına ve Harmantepe’ye kadar olan o yörede tüm savaşları, kendine has üslubuyla ve bir belgesel ağzıyla anlatması beni çok mutlu etti.
Benim anlattıklarımı Demirci bir belgesel haline getirdi. Bu bakımdan Sürmene Belgeseli için Halil Beyi kutluyorum. Madurdağı ve özellikle Harmantepe Savaşları tarihimize damga vuran acılı olaylardır.
O kadar ki; Madurdağı bir günde iki kez al değiştirmiştir.
252 şehit verdiğimiz Harmantepe’de her yıl binlerce insanın katılımıyla törenler yapılır. Elinize, dilinize sağlık büyük insan. Siz sadece Sürmene Belgeseli’ni yapmakla kalmadınız. Tarihimize de, kültürümüze de, gençliğimize de sahip çıktınız. Elinize, gönlünüze, dilinize sağlık sevgili Halil kardeşim…