MACHİAVELLİ'DEN BAŞKANLARA
Başkan, zorlu bir yolu başarıyla geçtin ve o koltuğa oturdun. Biliyorsun ki o koltuk bu ülkede birçok devlet adamına, bilim adamına, üst düzey bürokrata sunmayacağı avantajlar sunacak sana. Yıllarca uğraşsan kuramayacağın bir 'cemaat'in var artık. Her sözünde bir 'hikmet' arayacak taraftarların, yanlış bile söylesen tevil edecekler. Bütün bunların devamı ve 'payitahtının' bekası için senin zaten bildiğin hatırlatmalarım olacak. Ziyanı yok yazılı olarak elinde bulunsun fena mı?
Öncelikle sana 'gönülden bağlı' gazeteci dostların olsun. Muhabir, yazar, eski futbolcu... Aralarında bir iki tane de 'romantik' olmalı aksi halde çok sert durur. Transferleri sakın zamanında bitirme. Öyle olursa yaptığın işin kolay olduğunu sanırlar ve herkes niyetlenir. Unutma sen çok zor bir işi yapıyorsun. Sansasyonel bir transferde 'ben yaptım' de başarısız transfer girişimlerinde ise 'futbolcu şehri beğenmedi' formülü hep işe yarar. Ayrıca 'elimizde zaten bir sürü yıldız var' da diyebilirsin. Takım iyi gidiyorken dikkatli ol. Mesela teknik direktörün başarısı senin önüne mi geçti? Hemen müdahale et. Yöneticilerin, medyadaki dostların bu konuda sana yardımcı olacaklardır. Bu teknik adam milletine güvenilmez, başarıyı kendilerine mal ederler. Varsın iki sene takım geriye düşsün önemli olan senin sarsılmaz liderliğindir. Bu durum yıldız futbolcu için bile geçerli...
Unutma tek yıldız var bu âlemde; o da sensin, diğerleri senin parlaklığının görünmesini sağlasın sadece... İşler yolunda gitmiyorsa 'düşmanlar' üret. 'Üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla kaplı ülke' konseptiyle büyümüş kitle için bu hiç de zor olmayacaktır. Gerginlikten çekinme... Taraftarlar arası gerginlik senin ve dostun olan rakip kulüp başkanlarının otoritesinin, yegâne teminatıdır. Onlar yesin birbirini siz restoranda sohbetinizi yapın. Ha oldu da gencecik bir çocuk bu gerginlik ortamında hayatını mı kaybetti? Hemen fren yap...
Medyayı suçla mesela; iletişim departmanının elinde hazır olan klişe açıklamayı derhal resmi internet sitesine koydur; '... Ezeli rakibimiz ebedi dostumuz...' Bir gün 'Bu ateş üfleyerek sönmez' de, diğer gün 'Aynı gemideyiz'; seçimlerden önce 'Hakkımız olanı gider alırız' de, seçimlerden sonra 'Biz uğraşmayız onlar kendileri getirsin'. Dert etme 'Dün dündür...' anlayışı bu topraklarda hala geçerli... Kulübü kendine mutlaka borçlandır. Bu alacak senin kulüp üzerindeki vesayetini başkan olmasan bile sürdürecektir. Çok üstüne gelirlerse 'silerim' de ama sakın silme... Bütün bunları yerine getirirsen
'efsane başkan' olursun, aksi halde tıpkı rahmetli Özhan Canaydın gibi yaşarken yerden yere vurulur, öldüğünde ise 'büyük başkan' olursun.
Karar senin...