Kulübü ne duruma düşürdüler. Tek kelimeyle bravo demek gerek!
Trabzonspor'un kupalarına haciz konuyor bir menajer tarafından, bizim başkan ne diyor; "Benim haberim olmadı..."
Özrü kabahatinden büyük derler ya tam da böylesi durumları anlatır.
Ne demek haberim yok. Kulübün alacağını vereceğini bilmiyor musunuz?
Sizin bir ödeme takviminiz yok mu?
Adam alacağını almak için mahremimize icra takibi başlatmış, bizim başkanın haberi yok.
Trabzon'da kulübü senin yokluğunda kim idare ediyor?
Siz İstanbul'dayken kulüp demek ki Allah'a emanet!
Alan belli değil veren ise meçhul...
Sahi siz hastanelerinizi de böyle mi idare ediyorsunuz. Gideri belli değil geliri belli değil şekilde...
Bu açıklamnız..
Açıkça söyleyeyim hiç şık bir ifade olmadı sevgili başkan...
Tam bir hayalkırıklığı yarattınız...
50. Yılda şampiyonluk hayali satıyorsunuz...
Yani şampiyonluk kupası alacağız anlamına gelir bu...
Bırakın yeni kupayı mevcudu himaye etmede sorun yaşıyorsunuz.
Arkadaş bildiğimiz kadarıyla burada üç dört yöneticiniz var. Onlar kupalar haczedilirken Kayabaşı Yaylası'nda kuzu mu çeviriyordular?
Güven, itibar, doğruluk gibi üç güzel kavrama tereyağı sürdünüz sevgili başkan...
Madem ki büyük bir maddi krizdesiniz nasıl transfer yapıp 50. Yılda bu milleti sokağa dökeceksiniz.
Anladığımız kadarıyla bırakın sokağı malum vekilin zıttırık lafı gibi bizi İzmir'den denize dökeceksiniz.
Lütfen bir kulağımızdan öpülmedik, bize hayal satmayın!
Birkaç milyonluk borcu ödeyip rezaleti önlemekte tedbirsiz olanlardan biz başarı mı bekleyeceğiz...
Rahmetli Erbakan'ın deyimiyle; hadi ordan hadi hadi...
Sizde iyi bir idare tarzı olsaydı, ne Alanya'ya, ne Gençler'e, ne Beşiktaş'a ne de diğerlerine puanları peşkeş çekmezdik.
Bu maçlardan ikisini alabilseydik, o menejerin borcu ödenir, kapıya da hacizci pardon tacizci dayanmazdı.
Bize bunu da reva gördünüz ya pes doğrusu...
Belki de elli yıllık mazimizin en kara, en elim hadisesini yaşadık.
Öyle üzgün öyle kızgınım ki lafı uzattıkça hafakanlar basıyor...
En iyisi burada kesmek...