İçinde kongre, sergi alanları, konser ve tiyatro salonları bulunan bir Kültür Merkezi'ni Trabzon hak etmiyor mu?
Bir ara gündemdeydi.
Projeler bile çizilmişti güya...
Bu konu gündemden kalkmış gibi duruyor.
Yöneticiler, siyasiler, kültürün sivil toplum kuruluşları her konuşmasında “Trabzon Kültür Sanat Kenti”dir der. Demesine derler de hep sözde kalır.
Ortahisar Belediyesi öncülüğünde bir kitap fuarı açıldı. Her ne kadar Trabzon yazarlar ve kültür insanlarının dernek ve birlikleri ile koordineye gerek tutulmadıysa da yararlı ve yerinde bir etkinlik.
Ama bu etkinlik her türlü imkâna sahip TRABZON KÜLTÜR MERKEZİ'nde mi olmalıydı, yoksa belediye binasında mı?
TRABZON'UN ACİLEN BİR KÜLTÜR MERKEZİNE İHTİYACI VAR...
ŞEHRİN MERKEZİNDE TURİST KAPMACA
Şehrin merkezinde lokantaların önüne dizilmiş ve tek görevleri yoldan geçen insanları rahatsız edecek boyuta varan, ısrarla yemek yemeğe davet eden “simsarlar” türedi.
Yerli ya da yabancı turist iseniz, Trabzon'u daha tanımadan nasıl bir şehirdir diye merakını gidermeden eğer Atatürk Alanı'na lokantaların olduğu bölgeye yolunuz düşmüşse istemediğiniz halde, rahatsız olduğunuzu belli etmenize rağmen “zorla yemeğe davet edilme!!!” muamelesi ile karşılaşabilirsiniz.
Turizm kentine bu davranış yakışmıyor.
Hele Büyükşehir Belediyesi’nin, Turizm Danışma Bürosu'nun da bulunduğu bir yerde hiçbir yetkilinin bu duruma müdahale etmemesi de ayrı bir konu.
Trabzon'da böyle bir çığırtkanlık sistemi ile müşteri kazanma biçimi yoktu.
Bu alışkanlık yeni çıktı.
Hiç hoş olmayan görüntüler ortaya çıkıyor.
Neredeyse müşterinin kolundan tutup zorla masaya oturtacaklar.
Turist sakinlik ister.
Kargaşayı sevmez.
Tercihini kendi yapar.
Gezmeye çıkmadan önce nerede ne yeneceğini inceler belirler.
Günümüz iletişim dünyasında böylesine ilkel görüntüleri bu şehir hak etmiyor.
Başta Büyükşehir ve Ortahisar Belediyesi olmak üzere ilgili kamu kuruluşları şehrin imajına zarar veren bu duruma mutlaka son verici önlemler almalıdırlar.
Lokantaların önlerine günlük menüyü ve fiyatlarını belirten bir tabela koyarsın çığırtkanlara, simsarlara gerek kalmadan konuyu medeni bir şekilde çözersin.
Turizmde hareketliliğin başladığı bugünlerde şehrin imajına zarar veren bu konuya çözüm getirmek gerekir.
Bir kaç dilde yazılmış menü ve fiyat listesini görünür yerde müşterinin tercihine sunmak bu kadar zor mu?
Hadi işletmecilerin aklına gelmiyor. Belediye bu konuyu çözemez mi?
Soru sorduğuma bakmayın.
Belediyelerin görevleri arasında bu işler var.
Turistin, müşterinin kulağının dibine kadar sokulup, nerdeyse zorla lokantasında yemek yemeye zorlama görüntüleri Trabzon'a yakışmıyor.
Bu arada turistler gelmeye başladılar.
Her yıl Nevruz Bayramı’nda geleneksel olarak gelen İran/Tebriz ağırlıklı Azeri kökenli misafirlerimiz bu yıl da Nevruz tatillerini Trabzon'da geçiriyorlar.
Yalnız, pahalılıktan şikâyetçiler.
Özellikle yakıt fiyatları karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.
YENİCUMA CAMİİ BİNALARIN ARASINDA KAYBOLMUŞ
Yenicuma Cami fetihten 170 yıl önce 1291’de şehrin kurtarıcı ve koruyucu azizi olarak kabul edilen Evgenios'a ithafen yapılmış bir kilise.
1461 yılında şehrin Osmanlı İmparatorluğu tarafından fetihinden sonra II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) ilk namazını burada kılmıştır.
Trabzon’un kiliseden camiye dönüşen ilk mabedidir. Fatih Sultan Mehmet Han'ın Trabzon fethinin simgesi olarak namaz kıldığı cami, o günden beri hizmetini sürdürmekte.
Bugün de avlusu, iç tezyinatları, orijinal yapısını yansıtan haliyle önemli bir kültür varlığı olarak ismini verdiği Yenicuma Mahallesi'nde yüzyıllardır varlığını sürdürmekte.
İlk yapıldığı tarihte etrafı açık, hâkim noktada Trabzon'un bir simgesi olarak bütün görkemiyle doğayla bütünleşmiş görüntüsünü muhafaza edebilmişti. Ta ki Yenicuma Mahallesi’nde her yerde olduğu gibi plansız yapılaşma furyası başlayana kadar. Bugün bu önemli tarihi yapının etrafı gelişigüzel betonarme binalarla çevrilmiş vaziyette. Cami maalesef görünmez durumda.
Camii Tarihi geçmişi ve Trabzon'un fethinde, Fatih'in ilk namazını kılması açısından bakıldığında yerli ve yabancı turistlerin oldukça ilgisini çeken bir geçmişe sahip.
Fakat gel gör ki, tarihi cami beton derme çatma binaların arasına hapsedilmiş.
Ayasofya'dan önce camiye çevrilmesine, Fatih’in bizzat içinde namaz kılmasına rağmen yeterince ilgi görmeyen, gösterilmeyen Yenicuma Camii etrafını saran binalardan kurtulup kendini göstermeyi beklemekte.
Ayasofya'nın çevresinde yapılan düzenleme burada da gerçekleştirilip 13 y.y.’dan kalma tarihi yapının görünür olması sağlanmalıdır.
SÖZÜN ÖZÜ:
AYASOFYA'DAN ÖNCE BİZZAT FATİH SULTAN MEHMET TARAFINDAN İLK NAMAZIN KILINDIĞI YENİCUMA CAMİSİ HAK ETTİĞİ DEĞERİ BULMASI İÇİN BETON KUŞATMASINDAN KURTULMALIDIR.
TRABZON'U FETHEDEN FATİH SULTAN MEHMET HAN'IN HATIRASINA SAYGI BUNU GEREKTİRİR...
KAHRAMANMARAŞ CADDESİ: YENİ BİR YAŞAM MERKEZİ
Kahramanmaraş Caddesi’nde düzenleme çalışmaları başladı.
Trabzon'un ana damarı olan, ticaret ve sosyal hayatın canlı bir şekilde sürdüğü cadde artık trafikten arındırılıp, modern kentlerde olduğu gibi şehrin nefes aldığı bir yere dönüştürülecek.
Yaz başlamadan caddenin bitirilmesine gayret ediliyor.
Uzun yıllar düşünülen Kahramanmaraş Caddesi’nin trafiğe kapatılma fikri artık gerçekleşecek.
Açık hava ikinci el oto satış galerisi görünümünde olan cadde eski görüntülerini geride bırakacak.
Araçlardan yürüyemez durumda kalan yayaların çektiği sıkıntı bitecek.
Sadece yayalar mı? Araç sahibi sürücüler de trafik karmaşasından nasibini alıyordu.
Çöpler etrafta.
Çöp bidonları dolmuş taşmış, etrafa saçılmış her türlü çöp...
Saati belirsiz şekilde caddeye dalan çöp arabaları, kamyonetler... Ve elindeki çöpleri kafasına estiği saatte yol kenarına bırakanlar.
Ne yazık ki bu cadde Trabzon’un merkezdeki tek caddesi.
Bütün bankalar burada.
Ortalama olarak insanların her gün olmasa bile iki günde bir mutlaka boylu boyunca kat ettiği cadde.
Uzunsokak, Kunduracılar bağlantılı tarihi bir caddenin artık araç trafiğini kaldıracak gücü kalmamıştı.
Salaş bir görüntü...
Minibüslerin işgali...
Yayalara yetmeyen kaldırımlar.
Dışarıya taşan banka kuyrukları... Hiç de güzel olmayan ve Trabzon'a yakışmayan görüntüler artık kentte yaşayan insanları yormaya başlamıştı.
Hiçbir kent merkezinde bütün toplu taşıma araçlarının durakları bulunmaz.
Trabzon yıllarca bunun sıkıntısını çekti.
Tabi yeni düzenlemeye itiraz edenler de olacak. Tıpkı Uzunsokak’ın trafiğe kapatılmasına itiraz edenler gibi.
Düşünebiliyor musunuz her gün binlerce insanın gezinip alışveriş yaptığı cafe ve lokantalarından yararlandığı Uzunsokak'ta araçlar işliyor. Bugün için asla olamaz dediğimiz durumu bu kent insanı yıllarca yaşadı.
Zaten daracık bir sokağın insanın sığmadığı kaldırımlarında nerdeyse yayaya sürtünerek giden araçlardaki hem şoförlerin çaresizliği hem de vatandaşın mutsuzluğu uzun yıllar sürdü. Sonunda trafiğe kapatılan Uzunsokak sayesinde halk rahat bir nefes aldı...
Şimdi Kahramanmaraş Caddesi dizayn edilerek halkın hizmetine sunulacak.
Yayalaştırılmış alanlarda toplumsal ve kültürel kaynaşma ekonomik dinamizm, bütünleşme, tarihi alanların korunmasına yönelik düzenlemeler yapıldığında o bölgenin değeri ile birlikte kentin de tanınırlığı, ticari ve kültürel önemi artar.
Bunun sonucunda Trabzon'un marka değeri yükselir.
Uzunsokak, Kahramanmaraş Caddesi ve Kunduracılar birbirine entegre olup, cafe, lokanta, alışveriş yerleri olarak bir açık AVM halini alacak.
Esnaf araç gürültüsü ve kirliliğinden kurtulup rahat bir ortamda müşterisine hizmet sunacak.
Bakın İstanbul'un meşhur Bağdat Caddesi nasıl anlatılıyor orada yaşayanlarca:
“Caddenin geniş, ferah ve yürüyüş yapmaya uygun olması da alışveriş imkânlarını arttırmaktadır. Caddenin her iki tarafında bulunan gerek mutfaklarıyla gerek tasarım ve dizaynları, dekorasyon ve düzenleriyle her kesimden insanı çeken Bağdat Caddesi kısa zamanda haklı bir üne de kavuşmuştur.
Bağdat Caddesi, sakinleri tarafından sadece alışveriş ve yemek için değil uzun ve güzel yürüyüşler için de sıkça kullanılmaktadır. Bağdat Caddesi, İstanbul’da hayatın hâlâ yavaş aktığı yerlerden biridir.”
Uzunsokak, Kahramanmaraş Caddesi, Meydan, Kunduracılar aksı Trabzon'un uzun yıllardır özlemini duyduğu hayatın sakin, sessiz ve yavaş aktığı cazibe merkezi haline gelecek potansiyele sahip. Başlatılan çalışmalar bu açıdan bakıldığında çok anlamlı...
Belediye Başkanından halkın ricası, yeşili bol mekânsal tasarımlarla bu önemli projeyi en geç Haziran ayı başında bitirip hizmete sunması...
Her yenilik sancılı başlar. Sonunda benimsenir ve iyi ki yapılmış denir.
Yalnız dikkat etmek gerekir bir bölge, alan yalnızlaştırılarak yayalaştırılamaz.
Umarım projede buna dikkat edilmiştir.
Şehirler de birer canlı organizmalardır.
Gelişirler.
Unutmayalım biz yıllarca murat taksilerde insanları önde iki kişi oturtup “toplu taşımacılık” yaptıklarını sanan yönetimler dönemlerini de gördük...
Evet bir Bağdat Caddesi ya da Beyoğlu'nun İstiklal'i gibi olamaz belki ama kentin ortasındaki Kahramanmaraş Caddesi, Trabzon gibi tarihi geçmişi yüzyılları aşan bir şehre biraz olsun nefes aldırabilir...