Bu üç organın tek branşta birleşmesi sadece komşuluk değil. Aynı zamanda hastalıklarının birbirlerini etkilemesidir.
Geniz eti büyümesi olduğunda, östaki kanalı ile iltihap orta kulağa geçer. Orta kulak iltihabı veya kulakta su toplaması olur.
Geniz eti burunun en arka kısmında bulunan bağışıklık dokusudur. Burundan giren mikropları karşılar. Ancak geniz eti, çok sık iltihaplanırsa büyüyerek östaki kanalını tıkar ve orta kulak havalanmasını bozar. Kulakta sıvı toplanması gerçekleşir. Çocuklarda çok sık görülür. İlaçla iyileşmezse geniz etini ameliyatla alarak kulak zarına havalandırma tüpü konulması gerekir. Bu tüp kulaklarda 6-24 ay arasında kalabilir.
Bademciklerin aşırı şişmesi, çok sık iltihaplanmaları sebebiyledir. Şişen bademcikler, iştahı keser, nefes yolunu tıkar. Sık sık ateşlenme yaparak havaleye sebep olabilir. Çocuklarda geniz eti büyümesi ile birlikte olabilir. Bu durumda nefes almak iyice zorlaşır. Çocuklarda, horlama ve uykuda nefes durmaları görülür. Tehlikeli bir durumdur. Geniz eti ve bademciklerin ameliyatla alınması gerekebilir.
Burun tıkanıklıkları; kemik çıkıntıları, kıkırdak eğrilikleri ve etler sebebi ile olabilir. Kemik ve kıkırdak bozuklukları ileri seviyede ise genellikle 17 yaş sonrası ameliyatla düzeltilebilirler. Burun etleri alerjik ise alerji ilaçları ile tedavi edilir. İlerlemiş polip hastalığı ise endoskopik sinüzit ameliyatları ile ancak temizlenebilir. Burun hastalıkları tedavi edilmezse; sinüzit iltihaplanmaları, kulak hastalıkları, burundan konuşma ve horlama bozuklukları gelişebilir.
Ses teli nodülleri; amatör şarkıcılık, çok bağırma, sesini çok kullanma ve geniz akıntısı gibi durumlarda gelişir. Sinüzitlerde, geniz eti büyüyenlerde, alerji hastaları ve burun eti oluşanlarda geniz akıntısı sebebiyle ses kısıklığı olur.
Ses, çok zorlanırsa da nodül ve ses teli polipleri de gelişebilir.
Kulak burun boğaz hastalıklarında acil durumlar hariç ameliyat son başvuracağımız tedavi yoludur. Öncelikle ilaçla tedavi yolunu seçeriz.
Hastalık, ilaçlara cevap vermezse, bazı şartları da sağlamışsa ameliyata başvurabiliriz. Örneğin bademcik iltihapları bir yıl içinde 7 kez olursa veya 2 yıl içinde 5 kez tekrarlamışsa ameliyatı tercih ederiz. Ayrıca hastanın kan tahlillerine bakarız. ASO gibi tahlillerin sonuçlarını önemsiyoruz.
Ameliyat kararı verirken hiç acele etmiyoruz. İlaçla ya da ameliyatla sorunları çözmek kolay aslında. Ancak ben daha çok koruyucu hekimliği vurgulamak istiyorum. Yani bademcik iltihabını nasıl önleyebiliriz?
Tam burada vücut direncini artırmak devreye giriyor. Özellikle D vitamini, iyot, çinko ve kalsiyum değerlerini ölçüp, eğer eksikse mutlaka bunları takviye olarak vermeliyiz.
Ayrıca doğal ve dengeli beslenme alışkanlığını çocuklarımıza kazandırmalıyız. Soğuk sıkım zeytinyağlı, 3 renk turp, maydanoz, semizotu, roka, kereviz, brokoli, enginar gibi sebzelerle yapılan salatayı yedirebilmeliyiz. Beta glukan kaynağı yulaf ezmelerini vermeliyiz.
Kuruyemişleri kavurmadan çayın yanına atıştırmalık olarak alıştırmalıyız. Ayrıca her gün en az bir tas ev yoğurdu yemelerini sağlamalıyız.
Tıp elbette gelişiyor. Ancak tedaviler, yan etki ve bazı riskler barındırabiliyor. Hedefimiz hastalıkları önlemek.
Sağlıklı ve dengeli beslenerek, spor yaparak, stresi azaltarak, kirli çevreden uzak durarak ve bulaşıcı hastalıklara karşı tedbir alarak hastalıklardan korunabiliriz. Unutmayalım hasta olmazsak hiçbir tedaviye de ihtiyacımız kalmaz.