Trabzon eski ilçeleri olan Samsun ve Batum’dan bile geri kaldı. Treni-Demiryolu, teleferiği, bir tek fabrikası bile yok. Daha neler neler..
AK Parti iktidarı döneminde bunlar on beş senedir yapılamaz mıydı? Çağımızda on beş senede istenirse tam tekmil yeni bir şehir bile kurulur. Ben bunları ilmen araştırmacı olarak yazmakla gemiyi delmiyorum. Gemiyi delen korsanlardan yakınıyorum. Ve devlet gemisinin korunmasını ve Karadeniz’de yolculuğuna tam yol devam etmesini istiyorum. Lâkin Hz. Musa Aleyhisselâm Peygamber olduğu halde aklı Hızır Aleyhisselâmın işine ermemişti. Bu olay, Kur’ân-ı Kerîm’de var ve herkesin de malumu.. Belki bana hemen kızacaklar var amma onlar kendilerini Hz. Musa sayıyorlarsa ben de Hz. Hızır hükmünde olamaz mıyım? Bu nedenle benim dikkat çektiğim gerçeklere de akıl erdiremeyenler var. Çünkü, iyi niyetlerine rağmen Trabzon’u hakkıyla kucaklayamıyorlar.. Bu konuyu tam kavrayıp gereğini tam yapabilmek için bütün Trabzonlular ve yöneticileri Trabzon tarihini ve coğrafyasını çok iyi bilmelidirler. Bildiklerini de bu şehirde uygulamalıdırlar. Zira, bu şehir milâttan önce “Küçük Asya” denilen Anadolu’nun başkenti idi. Milâttan sonra Doğu ve Orta Karadeniz’in merkezi idi. Bütün Türkiye ve Dünya yolları Trabzon’dan geçiyordu. Eski Hudutları Kastamonu’dan Batum’a kadardı. O zaman nüfusu bir milyon iki yüz bin idi. Batum’dan Kastmonu’ya kadar Trabzon’u tek vali yönetiyordu. Tarihte 2. İstanbul sayılıyordu. İki bin civarında yazar, şâir, ilim adamı, gazeteci ve sanatçı yetiştirmiş bir şehir. Aynı zamanda Spor (Güreş, okçuluk, yüzme, atıcılık, binicilik, atletizm ve futbol) şehri. Bütün sahillerinde gemi tezgâhı atölyeleri vardı. Bölgenin bütün madenleri işletiliyordu. Trabzon’da ve Akçakale’de iki darphane vardı. Trabzon altın ve gümüş para basılan bir şehirdi. Şehrin yer altı geçitleri açıktı. Zağnos vadisindeki beş kale kapısı şehre alttan giriş kapısı olarak halâ yerindedir. Trabzon’da çivi, kumaş, bisküvi, fındık, kiremit, iplik, ayakkabı, deri, Trabzon bezi (tril), çelik kasa fabrikaları olduğu Osmanlıca Trabzon valilik kayıtlarında geçmektedir.
Önce şunu bilelim ki Trabzon’u Atatürk’ün ölümünden sonraki Trabzon Valileriyle Belediye Başkanları çirkinleştirmiştir. Yine onlar düzeltemeye mecbur kalmışlardır. Fakat iş işten geçmiştir. Düzeltme denilen şeyler de daha çok bozulma olmuştur. Meselâ: bilhassa 1950’den sonra Trabzon’da gecekonduculuğa göz yumulmuşken; şimdi son yıllarda düzeltelim derken Trabzon’un yer altı geçitleri turizme kapatılmıştır. Ortahisar’dan girip Molozdan çıkamazsınız yer altı geçitlerinden. Kalelerin üstlerinden yürüyüp Sinop kalelerindeki gibi şehrin fotoğrafını çekemezsiniz. Kalelerin üst geçitleri kapatılmıştır.
Ne oldu oldu oldu. Şimdi Trabzon’u düzeltmek, geliştirmek, güzelleştirmek için neler yapılabilir?
Bu haftaki yazımda Trabzon çocuğu olarak tarihe mal olacak ve Trabzon’u temsil edecek şekilde onlara değinmek istedim. Trabzon tarihinden öğrendiğim gerçekleri Trabzon sevdalıları için maddeler halinde şöyle sıraladım:
1-Eski Trabzon’un hudutları Kastamonu’dan Batum’a kadar olduğuna, şimdiki dış hudutları Beşikdüzü ve Of arasında kaldığına göre Trabzon yine eski hudutları içindeki tarih-kültür-coğrafya ve sanat şöhretine göre ilmî etkinliklerine devam etmelidir.
2-Trabzon Demiryolu acilen yapılmalı Osmanlı ve Cumhuriyet (Anadolu)Treni mutlaka Trabzon’a getirilmelidir. Atatürk’ün Samsun-Trabzon-Erzurum Erzincan Projesi eski İpek yolu üzerinden Roma’dan Pekine hizmete yeniden açılmalıdır.
3-Trabzon Limanı öteye beriye bağlanmaktan kurtarılmalı, müstakil çalışmalıdır. Trabzon’un Dünyaya açıldığı Trabzon deniz Limanı, Hava Limanı ve Otogar semtleri turizme açık hale getirilmelidir. Dünyanın Trabzon’a boşaldığı bu üç mekân hurdalıktan kurtarılıp cennetleştirilmelidir. Yeşil sahalara, parkalara kavuşturulmalıdır. Kâğıt üstündeki göstermelik projeler hep yalan çıktı. Akyazı stat projesinin güneyindeki deniz koridoru bile önce halka yörük Çadırı ve Beşirli civarına dev bir halde gerilerek gösterilmiş, sonra yapılmamıştır.
4-Bütün Dünya Üniversitelerinde okutulan eski Trabzon’daki yedi Dede Korkud Destanı mutlaka festivalleri ve Dernekleriyle halka tanıtılmalı; Turizme kazandırılmalıdır. Bayburt’a bu konuda 80 Ülkeden şenlikler için insan gelmekte, para bırakmaktadır. Trabzon Kaleleri “Tuman=TEOMAN” kalesi olarak bu destanlarda geçmektedir.
5-Denizsiz Denizlinin Trabzon’un merkezinden büyük sadece millî parkı vardır. Trabzon’un ise yoktur. Belediyeler bu konuda pasif kalmıştır. Bu nedenle Beşirliden Ganita’ya kadar olan halı sahalar kırlara ve köylere kaldırılarak kulüplerce çocuklar ve takımlar buralarda çalıştırılmalıdır. Zira,egzoz katranları ve dumanları içinde koşturulan çocuklar çocukken zehirlenmektedir.Halkında bir millî Parkı olmadığından gidecek bir yeri yoktur.Bu sahil millî Park olmalıdır.
6- Yukarı Hisardaki Kral Sarayının olduğu yer Trabzon’un Fethindeki Kommen Sarayı’dır. Fakat Kommenlerden öncedir. En az M.Ö.400 yıllarına kadar dayanmaktadır. Fâtih Trabzon’u fethettiği zaman da Trabzon’u bu saraydan yönetmiştir. Oğlu 2. Beyazıt Han Veli devrinde de yönetim burada idi. Çünkü, Hemen yanına Üç gülle Camii yapılmıştır. Halk buraya Üç gülle yerine” İç Kule veya İç Kulle” der. Burası Ay yıldızlı Müslüman Türk bayrağının dalgalandığı yerdir Surlar içinde ilk Müslüman Türk mahallesidir..
ÜÇ GÜLLE kale iç duvarında yüksekte halâ durmaktadır. Fakat kimin haberi var? Yavuz devrinde Ortahisar’a inilmiştir. Hüseyin Kazaz yerindeki eski valilik ise 1890’da Ermeniler tarafından yakıldığı için (Bunu yazan Osmanlıca kitap Atapark İl Halk Kütüphanesi’ndedir) yenisi hemen yanında bugünkü eski valilik olarak 1910’da başlanarak ancak savaşlardan sonra 1933’te hizmete açılmıştır. Demek ki: Yukarı Hisardaki Kral sarayı Fâtih’in Romanın varisi olması sebebiyle bir Fâtih Sarayı olarak da restore edilmelidir. Aslında Trabzon Valiliğinin ve Ortahisar Belediyesi’nin yönetim yeri bu tarihi mekânın yanında olmalıdır. Diğer birimler başka yerlerde olabilir. Buraya çok fazla Turist gelir. Buralarda onlar için de oturup dinlenme yerleri olmalıdır. Ortahisar’da bile bir Turist Otel ve arabalarını çekecek bir otopark yoktur. Bu gibi mekânlar asıl turist çeken yerlerde olmalıdır ki rahat ve memnun olarak para bıraksınlar. Trabzon’u tam tanıtsınlar.
7-Trabzon’un bir Kültür Sarayı yoktur. Bu en güzel Avni Aker stadının yerine yine O’nun ismiyle kurulabilir. Çok büyük ve bütün dünyaya örnek olur. Fetihten beri ölü ve diri iki binden fazla yazar, şâir, âlim, gazeteci ve sanatçı yetiştiren Trabzon’a bu çok yakışır. Zaten Avni Aker Şehitlik üzerine kurulmuş olduğundan zamanla başına bu olay geldi. Şehitleri de en çok bu Kültür sarayı sevindirir. Buranın park olması gerekmez. Zira, Park sahilde Beşirliden Ganita’ya kadar olmalıdır yeşil saha olarak ve bütün Trabzon’a yetecek şekilde. Evliya Çelebiye göre eski Trabzon Uzunkum’dan denize kadar Çamlıktı. Bu milli Park bu tarihi gerçeği de tamamlar.
8-Valiler, Belediye Başkanları, Parti il başkanları Büyükşehir’e ve Ortahisar’a bağlı köy ve beldeleri gezip halkın sorunlarını dinlemelidirler, gereğini yapmalıdırlar.
9-Trabzon’un tarihi eserleri titizlikle korunmalıdır. Tarih tahribi ve yok edilmesi olayları engellenmelidir. Müsebbipleri görevden alınmalı büyük cezalar verilmelidir. Hayvanları öldürmeye ceza getirilmiş, tabiat korunmuş, fakat tarih ve coğrafya berbat edilmiş, yağmalanmıştır. Ranta kurban edilmiştir. yalan mı? İşte sonuç ve belgeleri ortada. Bunları yapanların birçoğu da şimdi ortalıkta gözükmemektedir. Hep böyle yanlarına mı kalacak yani? O zaman dürüst vatandaşlığa ne gerek vardır? Kanunlar niçin vardır? Medeniyetler ne içindir? Hizmetler ne içindir? Ömürler ne içindir?
10- Trabzon esnafı kaldırım ve tretuvarları trafiğe aykırı olarak kendi mallarıyla doldurmamalı; Zabıtaları uğraştırmamalı; eski medenî Trabzon esnaflığı tam yaşatılmalıdır. Zira İpek yolu devrinde Hanların, hamamların olduğu Çarşı Mahallesinde Çarşı Camiini 1842 yılında Trabzon Valisi Hazinedar zade Osman Paşa Trabzon esnafının dürüstlüğüne ödül olarak yaptırmıştır. Sülüklü’deki Osmanlıca dev mezar taşında “TRABZONA BUKADAR HİZMET ETTİM DE YİNE YÜCE ALLAHA ELİ BOŞ DÖNÜYORUM” yazılıdır. Eşi Gülizâr Hanım da yanında medfundur. Çarşı camiinin girişinde bu Valinin Hz. Osman gibi bir insan olduğu gerçeği yazılıdır. Trabzon esnafı bu tarihi gerçeğe yakışır olmalıdır.
11-Trabzonspor ve futbolcuları aldığı paraların hakkını vermeli Şampiyon olmalıdır. Zira, Anadolu’ya ilk şampiyonluğu getiren takımdır. Bu şampiyonluk şöhreti devam etmelidir. Trabzonspor futbolcuları da hep yerli Trabzon çocuklarından olmalıdır. Ki Trabzon’u tam temsil edip tanıtsınlar. Hep cebine bakanlar Trabzon’u nasıl temsil edebilirler?
12-Trabzon Anadolu’da ilk matbaayı kuran şehirdir. Bu nedenle iki bin küsür, yazar-şâir ve sanatçısı vardır. Bu bir rekordur. Bu nedenle Bu matbaanın ve onda basılan gazetelerin madeni anıtı Trabzon’da bir yere kurulmalıdır. Zira Trabzon’un iki bin civarında yazar-şâir-sanatı yetiştirebilmesinin asıl sebebi Anadolu’da ilk matbaayı kuran şehir olmasıdır.
13-Trabzon’u kalkındırabilmek için halkla istişare toplantıları yapılmalıdır. Trabzon’da halkla istişare yoktur. Sivil Toplum Örgütleri halkın sorunlarını değil, kendi derneklerinin sorunlarını dile getirmektedir. Halkı ise bir köşeye atılmış insan yığını haline getirilmiştir. Halbuki eski Trabzon Belediyesinde halkla görüşen bir İRŞÂD EKİBİ bile vardı. Bugün ise Trabzon Belediyelerinin kapısında bekletilirsiniz. İrşâd olmak şöyle dursun “bugün git yarın gel” gaflet uygulamasına tabi olursunuz. Hele başkanla hemen hemen hiç görüşemezsiniz. Atama ile gelen Vali beyle görüşürsünüz amma seçimle gelenle görüşemezsiniz. İşte bu Trabzon Belediyecilik tarihine de aykırıdır. Zira, eski Trabzon Lisesinde 1910 yılında bile “Malümat-ı Medeniye Dersleri” ismi altında Belediyecilik dersleri bile okutulurdu. Şimdi Trabzon Belediyelerinin başta Başkan ve özel kalem müdürleri vatandaşı nasıl kabul edip sorunun nasıl çözmek gerektiğini bile bilmezler. Bu tutum Trabzon belediyesinde kraldan çok kralcılık tutumlarına sebep olduğundan şehri geriletmiştir. Halktan kopuk belediyecilik şehri temsil edememektedir. Hâlbuki bütün semtlerde yerinde notlar alarak halkın sorunları halkın huzurunda da çözümlenebilir. Çözen nice bürokratlar gördük.
14- İktidar Partilerinin parti temsilcileri ve muhtarları halkın sorunlarını devlete ve belediyelere ulaştırmamaktadır. Bu nedenle İktidar partisi her kimse partizanlık yapmadan halkın sorunlarını İl Başkanlıklarına, il Başkanları da milletvekillerine, Bakanlara ve Genel Başkanlara aktarıp gereğini yaptırmamış oluyorlar. Bu görev yapılmayalı Trabzon kadük ve güdük kalmıştır.
15-Trabzon yer altı geçitleri, yer altı şehri de turizme açılmalıdır. Bilhassa Trabzon Zağnos kalesi altındaki beş kapı ile açığa çıkan şehir altı koridorları. Orta Hisardan girip birçok farklı yerden çıkan yer altı geçitler ışıklandırılırsa iyi turizm geliri elde edilir. Kapadokya, her çeşit şehir altı geçişi Turizme açıktır. Eski Trabzon’da da açıktı. Bugün neden kapalıdır?
16-KTÜ ve AVRASYA Üniversiteleri güçlendirmek gerektiği gibi Akyazı İpekyolu Üniversitesi ile Akyazı Halk –Belde kütüphanesi halâ kapalıdır. Acilen hizmete açılmalıdır.
17-Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN beyin gündeme getirdiği YEREL OTOMATİV SANAYİİ Trabzon’a kurulmalıdır. Mevcut çalışmaları devam eden Beşikdüzü, Şinik, Arsin, Sürmene Sanayi üniteleri tam faal halde çalıştırılmalı, Trabzon’daki işsizlik yok edilmelidir.
18-Trabzon’un deniz sahilleri Belediyelerce bazı kurumlarca işgal altında olup halk denizden mahrum bırakıldığı için Trabzon’a acilen yeni yüzme havuzları ve plâjlar kazandırılmalıdır. Tarihte Bahriye askerliğinin asıl merkezi olan Trabzon’da denizci Trabzon çocukları yüzme bilmez hale getirilmiştir. Trabzon’un denizi kullanılmaz haldedir. Trabzon’dan İstanbul’a veya başka yerlere gemi yolculuğu yoktur. Balığı da hamsi ağıyla balık tutularak yok edilmiştir. Bütün bozukluklara resmî düzeltici müdahaleler gerekir. Devlet kendini hissettirmelidir. Toplum ve şehir çıkarcı fertlere kurban edilmemelidir.
19-Kanuninin Hamsi motifli ve kabzalı kılıcı Ortahisar’a dev bir halde takılmalıdır. Zira, kanun devletinin, hak ve hukukun temsilcisi olarak bütün dünyada kabul görmüştür. Orijinali Londra müzesindedir. Hem de eski Trabzon’un Batum’dan Kastamonu’ya kadar olan şehir simgesidir. Artık kayık motifi Trabzon’u temsil etmez. Kayık her yerde var. Fakat Hamsi Dünyada sadece eski Trabzon denizinde. Üstelik hukuk sembolü. Zira Hamsi denizde köpek balıklarıyla yaşadığı halde Köpek balığı Hamsi küçük ve zayıftır diye haklarını yok sayamaz. Köpek balığı kabalığında insanların toplumunda da Hamsi durumunda olan insanların da yaşama hakkı vardır. Hakları yok edilemez. Bu nedenle Trabzonlu Cihan hükümdarı Kanuni kılıcına Hamsiyi koymuştur. Hamsi Kırım Azak körfezinden Giresun merkezine gelir sonra Batum’a doğru geçer. Ama Giresun da Batum da eski Trabzon’un ilçeleri idi. Bu nedenle bu iş Ortahisar Belediyesi’ne düşer.
20- Köy ve beldelerdeki İktidar Parti temsilcilerini ve muhtarları çok aktif insanlardan seçtirmek lâzımdır. Sivil toplum Örgütleriyle ve Derneklerle irtibatlı bir şehircilik gerekir.
21- Trabzon’un eski renkli Osmanlıca maden haritalarında gösterilen ve de işletilen yerlerdeki maden ocakları yeniden hizmete açılmalıdır.
22-Trabzon 12 çeşit gülü olan ve de Dünyada kışın bile gül açan tek şehirdir. Gül şehridir. 1640’da Trabzon’a gelen Evliya Çelebi Trabzon’a “KIŞIN GÜL AÇAN ŞEHİR” yakıştırmasını yapmıştır. Isparta’da tek çeşit gül vardır. Sanayisini kurmuştur. Trabzon geçmişte Osmanlıca belgelerde olduğu üzere çiçek şehridir.Neden bu gül adamlar şehri oluşu, İstanbul beyefendilerinden daha beyefendileri olduğu halde neden maganda şehri haline getirilmiştir?
23-Göç, sinör davası, intihar, sinir, tansiyon, işsizlik, üç üniversite bitirmiş kız çocuklarının bile iş bulamaması, yuva kuramaması, bayanların baylardan Vali Ziya Çöker bey anketine göre kırk bin kişi daha fazla olması, balıksızlık, trafik darlığı, esnafların tretuvar ve kaldırımları kapatması, Trabzon’un üniversiteye girişte 44. Sırada olması, eskiden üçte birinin öğrenci olma özelliğini Isparta’ya kaptırması kavga ve magandalıkların artması, uyuşturucu şebekelerinin Trabzon’u gel geç üssü yapması, denizsizlik, parksızlık gibi sorunların yok edilmesi gerekmektedir. Trabzon’un en güzel caddesi olan Maraş caddesinde beş civarında minibüs durağı vardır. Fakat Maraş’taki Trabzon Caddesi dolmuş durağı değildir. Zaten Trabzon’un şanssızlığı bu büyük hareket darlığı içinde Trabzon trafiğini tersine çevirmekle başlamıştır. Umarız düzeltilir.
24-Atatürk’ün Trabzon Nutkunun Osmanlıcası ve Yeni yazıyla manası Meydan Parkındaki heykelinin yanına madeni bir pano halinde konmalı. Gelen geçen 1924 tarihli bu nutku okumalı ve fotoğrafını çekmelidir. Turistler için de gereklidir. Meydan Parkı’ndaki Trabzonspor yazısı maketinden daha çok dikkat çeker ve daha çok rağbet görür.
25-Trabzon Güneye doğru büyütülmelidir. Çünkü, kuruluşu ve Fethi bile Güneyden Kuzeyedir. bunun için Akçakale’den gelerek Söğütlü-Yıldızlı-Beşirli ve Değirmendere dereleri üzerinden İstanbul Boğaz köprüleri gibi iki şerit köprüler geçirilmesi gerekmektedir. Açılan Tüneller de yeterli olamamıştır.
26-Trabzon’un erenleri, Şehit ve gâzileri, büyük devlet adamları, Valileri, sanatçıları, yazarları, gazetecileri, şairleri, din adamları, sporcuları komutanları, âlimleri, tarihî-kültürel sanatsal eserleri yeni nesillere tam tanıtılmalıdır. Trabzon büyük, kalkınmış, tertemiz, güzel ve mutlu şehir ancak böyle olabilir. Herkesin kendi başına kendi çıkarına bakması Trabzon’u perişan etmiştir, dünyada gözden ve gönülden düşürmüştür.
Yeniden daha mükemmel ve geçerli bir vatanseverlikle yepyeni bir Trabzon ortaya çıkartmak zamanı gelmiştir. Buna ayak uyduramayanların ise işleri ehli olanlara vermeleri Trabzon için en büyük iyilik olur.
Sonuç olarak,buraya yazdıklarımızın haklılığını tam kavramak için sadece Konya, Kayseri, Maraş, Gaziantep ve Bursa Belediyelerinin şehircilik çalışmalarını yerinde görmek yeter.
Ankara İstanbul’a bile gerek yok. Anadolu şehirlerine bakmak ve gereğini yapmak yeter. Eğer bunları niye yazdın diye bize kızmakla işi örtbas etmek isteyenler varsa onlara masanın üzerine akıl ve bilgilerini koymalarını tavsiye ederiz. Herkes aklı ve ilmi kadar konuşur ve de iş yapar. Sinire, öfkeye iş kalırsa ondan bizde de var. Lâkin Trabzon’a ve Trabzonlular âcil lâzım olan akıl, ilim ve iştir. Sinir ve öfke değil. Ondan herkeste var. Trabzon’a acil şehircilik sağlık, mutluluk ve güzelliği, kalkınmışlığı lâzımdır. Bundan sonra hiç kimse palavra dinlemiyor. Görünen köy de kılavuz istemiyor. Buna rağmen Büyükşehir Belediyesi’nin evlerimize taktığımız 2018 yılı takviminde sağ köşede: “HERŞEY TRABZON İÇİN” sol köşede, “UYGARLIKLARIN BEŞİĞİ TRABZON” yazısı var. Çok güzel, doğru sözler amma bugünkü Trabzon’la çelişmiyor mu? Asıl anlatmak istediğim; bu çelişkidir ve bu sözlere lâyık O müstesna Trabzon’u yeniden ortaya çıkartacak müstesna yönetimleri ve uygulamaları bulabilmektir. Neden işler çoğu kez lafta, projelerde ve de takvim yapraklarında kalıyor? Lâfta kalan, uygulamaya geçmeyen şeyler -bunca paraya ve gelire rağmen- yalan demek değil midir? Çünkü Trabzon, bu yazdıklarımızdan da ibaret değildir. Çünkü müstesna bir şehirdir.