Trabzon’a her yağmur yağdığında, şehir çamura teslim oluyor. Tıpkı önceki gün olduğu gibi.
Altyapı yetersizliğine çarpık yapılaşma da eklenince ortaya çıkan tablonun boyutu her geçen yıl daha da ürkütüyor.
Yolların göle ve çamur deryasına dönmesinin ardından ‘kriz masası kurduk’ diye sosyal medyadan paylaşım yapıp günü kurtarmak yerine, artık sorunun aşılması adına kalıcı çözümler üretilmeli.
Yoksa, kriz çok geçmeden felakete dönüşecek.
Bunu görmek için kâhin olmaya görmek yok.
Görün artık!
OLMAYAN GAZA ÇAĞRI!
Yetkililer hep bir ağızdan doğalgaz için çağrı yapıyor.
Haklılar da, doğalgazla buluşan herkesin abone olması gerekli. Ancak, vatandaşın kapısına doğalgaz geldi mi ki abone olsun?
Trabzon’un merkezine bile doğalgazı getirememişken, abone olun çağrısına anlam vermek imkansız.
Mesela Atatürk Alanı, mesela Uzunsokak, mesela Kunduracılar, mesela Ortahisar halen doğalgazla buluşamamış durumda.
Önce buraları doğalgazla donatın, sonrasında da abone olmayan vatandaş varsa onlara çağrı yapın. Çağrınız da havada kalmamış olsun.
EN BÜYÜK DARBE
Ülkenin ekonomisi sıkıntıda olunca iktidar da önlem üstüne önlem alıyor.
Bu önlemler paralelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Başlamamış olan projeleri durduracağız” açıklaması ile en büyük darbeyi alacak şehirlerin başında kuşkusuz Trabzon geliyor.
Çünkü böylece; Yatırım Adası, Şehir Hastanesi, demiryolu, turizm göletleri ve şehir içi kavşaklar gibi birçok projenin yapımı ertelenecek.
Dört bakanı ile şaha kalkacağı öne sürülen şehir ise yine yerinde saymaya devam edecek.
KADERİNE TERK EDİLDİ
Sürmene’de Memişaga Konağı kadar değerlidir Hacı Yakupoğlu Konağı da.
Çünkü geleneksel Karadeniz konaklarının sivil mimari örneklerinden birisidir.
Gerek turizm, gerekse tarih için bölgede bulunmaz nimettir yani.
2013’te Trabzon Valiliği tarafından kamulaştırılan ve restoresi yapılan konak daha sonra turizme yönelik işletme için özel sektöre kiraya verildi.
Büyükşehir yasasının ardından ise belediyeye devredilip kaderine terk edildi.
Halen boş, halen hizmet dışı. Açsak ya burayı yeniden turizme.
Neyi bekliyoruz ki?