Öncelikle şunu belirteyim ki Türkiye’de tamam ama bunca ülkede Trabzonspor maçı izledim; bu kadar organize, bu kadar iştahlı ve bu kadar tutkulu taraftar topluluğunu ilk kez gördüm.
Monaco da gün boyu boy gösteren Trabzonspor taraftarları da ev sahibi takım taraftarların ilgi göstermediği maçta tribünleri önemli bir oranda doldurdu. Sadece doldurmadı maç boyunca hiç susmadı ve takımın oyunda kalmasında önemli rol oynadı.
Trabzonspor’a gelince özellikle geçişlerde ve hücum organizasyonlarında kusursuza yakın oynayan ev sahibi takım karşısında oyunun ilk çeyreğinde bir kişi eksik olunca ve önemli bir gol ayağından mahrum olunca mahkum kalmak kaçınılmazdır. Trabzonspor ikinci bölgede sadece koştu, bu koşuları da topa sahip olduktan sonra değil topa sahip olmak için yaptı. Rakibin atletik oyuncuları ve oyun coşkusu Trabzonspor’a üstünlük kurmaya yetti.
Bu nedenledir ki sadece koşmak değil, doğru koşmak prensibinden yola çıkarsak Monaco takımı doğru koştu ve geçişlerde zorlanmadığı gibi çok adamla geldikleri hücum organizasyonlarında pas bağlantılarını da güçlü yaparak sonuç üretecek pozisyonlar buldu.
Bu maç Trabzonspor’un gücünü test etmek adına önemli bir maçtı ve bu nedenledir ki teknik heyet ve futbolcular bu kazanımları iyi analiz edip bunları ligde avantaja çevirebilirler. Sonuçta bu maçın rövanşı var ve çokta kaybedilmiş bir şey yok. Trabzonspor sadece avantaj kaybetti ve bunu telafi etmek içinde haftaya evinde oynayacağı karşılaşmayı kazanabilecek organizasyonu yapmalı.
Geçişlerde ve hücum oyununda bir türlü organize olamadığı gibi topa da hakim olamayan Trabzonspor, eksik olmasının da sıkıntısıyla rakibinin baskısı karşısında sadece direnç göstermeye çalıştı. Hal böyle olunca da Monaco’dan eli boş döndü.
Kötü oyundan vaz geçtik, Trabzonspor’un çaresiz oyunu daha fazla düşündürdü…
Kadro yapısı ve oyuncu kalitesiyle hareketle kötü oyuna çare bulunabilir ama öncelikle Trabzonspor dün gecenin çaresizliğinin travmaya dönüşmemesini sağlamalı.