“Bu konuda düşünceni çok merak ediyorum, açıklayabilir misin oğlum?”
“Senin düşüncen benim için çok önemli kızım?”
“Düşünceleriniz bize büyük katkı sağlayacaktır sevgili öğrencilerim.”
İşte fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller bu ortamda yetişir.
Bu özgür nesiller de güçlü, gelişmiş, müreffeh bir ülkeyi inşa eder.
Gençliğin zekasının tam işleyebilmesi için, baskı olmamalıdır.
Konuşmaktan korkmayan, düşünmekten korkmayan, tezini savunmaktan korkmayan gençler, üretken olabilir. Kendini güvende hisseden hür nesiller, ülkeyi yükseltecektir.
Özgürlüğün, ülkelerin gelişmesine katkısı çok büyük. Ancak benim vurgulamak istediğim bunun insan sağlığına etkisi.
Çok sıkılan, korkutulan, aşağılanan, azarlanan insanların, verimi düşerken ruh ve beden sağlığı da bozulur.
Korku psikolojisi, kaygılı ve endişeli bir ruh haline yol açar. Panik ataklar gelişir. Örneğin klostrofobi dediğimiz kapalı ve dar alan korkusunda, asansörlerde panik ruh hali oluşur.
Agorafobide, kişi açık alanda bulunmaktan korkar.
Akrofobi yükseklik korkusudur.
Kimi insanlarda, uçak korkusu kimisinde tüylü hayvan korkusu vardır.
Bu korku o kadar yaygınlaşır ki sınavdan, patrondan, öğretmenden, yöneticilerden, anneden, babadan nerdeyse her şeyden korkmaya başlarız.
Kaygılı bir ruh hali olur. Korkularımız bedenimizde stres oluşturur. Stres bedeni hızla yıpratır.
Öyle ki, kişi en son, doktorlara gelir, kanser olmaktan hatta ölmekten korktuklarını anlatmaya başlarlar.
Pek çok psikolojik bozukluğun altında korkularımız yatar. Hatta psikolojik problemler sorgulanırken çocukluğa gidilir ve genellikle korkularla karşılaşılır.
Yaygın kaygı bozukluğu olan hastada, şiddet uygulayan öğretmen korkusu vardı.
Baba korkusu ile ağır depresyona giren bir genç, üniversiteyi bıraktı.
Sinüzit şüphesi ile gelen, baş ağrısı olan bir hastamda, sinüzit yok, kayınvalide korkusu vardı.
Panik atak geçiren bir hastaya, analiz yapılınca, ilkokulda ona otorite kuran, yakın arkadaşının korkusu farkedildi.
Korkuyu ayarlayan organımız beyindeki Amigdaladır.
Amigdala, korkuyu yöneterek tehlikeden kaçmamızı sağlar. Ayrıca hafif kaygı ile, ders çalışmak ve iş kaybetme korkusu ile sorumlu davranmamızı sağlar. Faydalı ancak fazlası zarardır.
İşte korkuda kantarın topuzunu kaçırınca sevdiklerimize, çevremize çok zararlı oluruz.
Sağlıklı bir nesil için korku ve baskıdan vazgeçmeliyiz.
Korkutulmaktan, baskılanmaktan, aşağılanmaktan kurtulduğumuzda, pek çok hastalıktan da kurtulacağımızı müjdelemek isterim.