Çok kez yazdım, uygar memleketlerde sokak köpeklerinin sokakları istila edercesine dolaşmadığını. Sahipsiz, nerede yiyip içtiği belli olmayan, bedenlerinden etrafa hastalık damlayan canlıların insanların yoğun olarak yaşadığı yaşam alanlarında dolaşmasının insanî tavırla bağdaşmayacağını defalarca ele aldım.
Şimdi köpek kelimesine bir bakalım, tarihi seyri nedir diye…
Köpek Türkiye Türkçesinde 15. yüzyılda zuhur etmiş. Ondan az bir müddet önce de Kıpçakçada, yani bugünkü Kırım ve Volga Tatarcasının atası olan dilde görülüyor. Kitab-ül İdrak isimli bir Kıpçakça dil kılavuzuna isimsiz birinin eklediği haşiyede “itin iri ve tüylü olan cinsine köpek denir” diye not düşmüşler, 1400’lerin başı gibi bir tarihte. Muhtemelen “kabarmak, irileşmek” anlamına gelen köpmek fiilinden türetilmiş bir ad. 1230’larda Anadolu Selçuklularının Sadettin Köpek adlı bir veziri vardır. Adamın resmî lakabı bu olduğuna göre o tarihte bu kelimenin it anlamı olmasa gerek, tahmin etmem ki o denli saygısızlık etmiş olsunlar, cumhuriyet gençliği değil ya bunlar. “Kabarık Sadettin” yeterince riskli zaten.
Özetle neymiş? Esas adı it olan hayvanın tahminen yeni çıkan bir çeşidine köpek adı verilmiş. Türkiye Türkçesinde bu yeni ad tutmuş, o kadar ki bir süre sonra iti arka plana itip köpek cinsinin aslî adı yerine geçmiş.
Çok şükür Trabzon Büyükşehir Belediyesi sair büyük şehirlerde görülmeyen bir köpek bakım barınağı yaptı. Çağlayan Mahallesi’nde yapılan bu barınak bin beş yüz kapasiteli bir barınak. Modern bir hayvan yaşam merkezi…
Hani hep eleştirel şeyler yazmaktan bıktığımız bir ortamda böylesine çevreci bir tavır hiç kuşkusuz takdire şayan bir hamle oldu.
Dün, Akçaabat Yaylacık ve Söğütlü Mahallesi sakinlerini canından bezdiren sokak köpekleri belediye görevlileri tarafından toplanmaya başlandı. İlk etapta bütün köpekleri toplayamadılar belki ama epeyce bir sokak köpeğini yeni yaşam alanlarına götürdüler. Kalanları da yakın bir süre içinde toplayıp huzurla yaşayacakları merkezlerine taşıyacaklar.
Gerçekten modern şehirlerde bu tür başıbozuk tavırlar olamazdı, bizde de bundan böyle olmayacak.
Trabzon’un kalbi Atatürk Alanı’nda yoğun olarak lokantaların yer aldığı yerlerde sere serpe yerlerde yatan, debelenen, ağzından köpükler çıkan hayvan manzaraları inşallah tarihe kavuşacak.
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu bu hayvan barınağının bir an önce bitirilmesi için çok uğraş verdi. Zira her seferinde kendisini zem eden yazılarımızdan kurtulmasının başkaca da yolu yoktu.
Okul bahçelerini mesken tutmuş, çocuklarla yakın temasa imkân veren manzaralar artık görülmeyecek. Köpek de köpekliğini yaşayabilecek. Sokaktan geçenlerin tekme attığı, kovmak için bağırıp çağırdığı ortamlar artık vuku bulmayacak.
Hele hele Akçaabat Yaylacık’ta esnaflık yapan Akçaabatlı Hasan ağabey bir başka nefes alacak. Her gün çay ocağının önüne yığılan onlarca köpeği kovalamak için verdiği gayrete lüzum kalmayacak. Temizliğe hassas insanlar, iş yerlerinin etraflarında doğal olarak böylesi manzaraları görmek istemediklerinden köpeklerle didişiyorlardı.
Anlayacağınız Trabzon modern bir kent olma yolunda ilerliyor. İnsanı, doğayı, doğanın ayrılmaz parçası hayvanları kendi yaşam koşullarında yaşatacak hamleler geliyor Büyükşehir’den.
Böylesi hamleler için de helal olsun demek gerekir.