Gençlerbirliği’ne karşı şok bir yenilgi alarak Telekom karşısına  çıkan Yalıspor bu yenilgiden ders almış olacak ki maça haddinden fazla golü düşünerek başladı. 4-3-3 sistemini benimseyen Yalı ilk yarıyı 2-0 önde bitirmesine rağmen diri bir Telekom karşısında abandone olmaması içten bile değildi. Çünkü 40. dakikadan sonra anlamsızca ofansif oyuncuları geri gelmemeye, ileride top beklemeye başladı. Rakip Telekom ise daha akıllıca oynuyor, paslaşıyor ilerde ve geride daha iyi işler yapmaya çalışıyordu.
Maçı yabancı birisi izlese beyazlar (Telekom) önde diyeceği bir ilk yarı oldu.
İlk yarıda Salih’in oyununu alkışladım. Hele hele Ali Kemal’e attırdığı goldeki muazzam sabrı, yeteneği ve harika ortası bu ligde şuana kadar görmediğim güzellikteydi. Bu futbolunu devam ettirirse onu daha iyi yerlerde görebileceğimizden kuşkum yok..
İkinci yarıda Burhan Hoca’nın neşteriyle topu daha fazla ayağına isteyen bir oyun kimliğine bürünen Yalıspor,  Olkan’ın hatrick yapmasıyla farkı katladı.
Telekomspor’un sabırlı oyunu ise bu sefer işe yaramadı. Pasa dayalı bir sistem işe yarar ama bu pas trafiğinde golü bulursan işe yarar. Sonuçsuz futbolun cezasını iyi oynamalarına rağmen kalelerinde 5 gol görerek çektiler.

***


Gölçayır Gülbahar maçına da değinmeden geçemeyeceğim
İki takımın haftayı lider kapatabileceği bir karşılaşmaydı. İki takım da belli ki sahaya mutlak 3 puan için çıkmıştı. Özellikle de 2. yarıda hakem Hasan Hacısalihoğlu’nun hakimiyetini kaybetmesi maça damga vurdu. Hakemlik sadece iyi niyetle olmaz, korkarak hiç olmaz. İyi niyetle vermediği faullerin cezasını kırmızı kartla çıkardı. Ondan sonra karışan sahada Gölçayır aleyhine faul veremedi. Görmediği -ki görmesi mümkün değil- pozisyona sırf Gölçayırlı oyuncu el kaldırdı, bağırdı diye el verilmesi bence hiç uygun bir karar olmadı.
Göstermiş olduğu kırmızı karta gelince pozisyon 2 metre ötemde, evet vuruyor doğru, ancak kırmızı çok ağır bir karardı.
Unutulmasın ki bu lig 2. Amatör Ligi..
Yani başlangıç ligi. Hakemlerin  hem yönetici hem de eğitici vasıfları sahada görülmeli. Çünkü her yanlış düdük geleceğe yapılan yatırımların heba olmasına sebep olur..
Düdük çalmayın demiyorum, gördüğünüzü çalın diyorum. Faullerde bir kriterinizin olması gerekir. Bu ligde oynayan her sporcu bu işi asli görev olarak yapmıyor.. Gördüğünüzü çaldığınız zaman bunu zaten oyuncular anlayacak. Karşılaşma oynanırken Gölçayırlı 5-6 oyuncu sinirden kendisini kastığı için oyuna konsantre olamadı.
Ukalalık yapmak için söylemiyorum. Bu şekilde maç yönetiyorsanız iddia ediyorum ben de yönetirim..
En azından sizin kadar!..

***


Bu arada dün 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 77. yıldönümüydü. Gönül isterdi ki Ulu Önderimiz için karşılaşmalar öncesinde 1. dakikalık saygı duruşunda bulunalım. Ama olmadı!..
Biz 7 yaşından beri “Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime and içerim” yeminini uygulamaya çalışan birey olarak Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü özlemle, saygıyla, rahmetle anıyorum.
Spor ile ilgilenen her bireyin Atatürk’ün spor ile ilgili söylediği “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözünü hayat felsefesi olarak benimsemesini   canı gönülden diliyorum.
Türk milletinin hassasiyetlerinin böylesine aşındırıldığı bir ortamda Atatürk’ü unutmak hiç yakışık almadı.