KISIR DÖNGÜ

Neden olmuyor?
Nasıl olsun ki?
Herkesin bu soruya verilecek bir cevabı varken nasıl olsun? 
Kimse 'Ben bilmiyorum' veya 'Yapamıyorum' cevabını vermiyorsa, kendine 'daha iyisini nasıl yapabilirim? 
Neyi değiştirebilirim ve kolaylaştırabilirim? Sorusunu sormuyorsa nasıl olsun? 
Einstein’dan daha mı zekiyiz?  “Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek ahmaklık” değil midir? İsimler değil, zihniyetler değişmeli. Yoksa bu kısır döngü sürüp gideceğe benzer. 
Futbol bacasız bir sanayi halini almışken, taraftarları müşteri, futbolcuları işçi, antrenörler müdür, başkanlar patron diye nitelendirebileceğimiz bir sistem işleyişinde altyapı antrenörlerini ne olarak tanımlarsınız? Tanım elbette sizin hayal gücünüze ve bilgi birikiminize kalmıştır ama biz altyapı antrenörleri her ne iş yapıyorsak yapalım, boşuna yapıyor olduğumuz gibi bir sonuç ile karşı karşıyayız.
Bugün Alman futbolu diye bir şeyden bahsedebiliyor muyuz? Evet… Almanya milli takımının bir futbol oynama şekli, kimliğinden söz etmek mümkün mü? Mümkün… Aynı şekilde İtalya'nın, İspanya'nın, Hollanda'nın futbol kimliklerinden, stillerinden ve ekollerinde söz edebilir miyiz? Elbette edebiliriz.
Peki, Türkiye’nin bir futbol kimliğinden, stilinden, ekolünden söz edebilir miyiz? Hayır.. 
Bizim sıkıntımız elbette sadece futbol değil, keşke sadece futbol olsaydı. 
Bizim sıkıntımız gündelik yaşam ve hesaplar üzerine kurulu. Plansızlık, evrensel düşünmeme ve bilimsel gerekleri ve ihtiyaçları göz ardı etmeyle ilgilidir. 
Dolayısıyla küçük düşünmek ve kısa vadeli hesaplar yapmak en büyük derdimizdir.  Örneğin "Bir Alman'a kalp krizi geçirtmek istiyorsan ona sürpriz yap" sözü krizden, kaostan beslenen bizler için bir şey ifade etmez. Çünkü Almanlar sürprizler ile yaşayan, yaşamlarını sürprizler üzerine kurmuş bir millet olmaktan çoktan çıkmış bir toplum ve ülkedir.  Biz Türkiye ise neredeyse her gün sürpriz ile yaşayan ve sürpriz bekleyen bir toplum ve ülkeyiz. İstikrar denilen şeye her alanda olduğu gibi futbolda da uzağız. 
İstikrarın sağlanmadığı toplumlarda kimlikten, stilden ve ekolden söz etmek çok zordur. Çünkü bunu oluşturmak için yeteri kadar zamana, sabra ve imkâna sahip olmak zordur.
İşte bu yapımızın futbolu etkileyişi ile ilgili olarak düşüncelerimi sizlerle bu köşeden paylaşmaya çalışacağım. Biz altyapı antrenörleri olarak şu benzetmeyle merhaba demek istiyorum; “Ne yemek istediğini bilmeyen imparatorlara yemek sunmaya çalışan garsonlar” gibiyiz.  Oysa bizim işimiz bir tek kişiye yemek hazırlamak değil, herkese olması gerektiği gibi güzel, lezzetli ve doyurucu yemekler ve tatlar hazırlamaktır.
Değişim mutfaktan başlamak zorunda.
Kalın sağlıcakla..