Kim kimin düşmanı!


Son Mali Genel Kurul’da yaşanan olaylar, açıklamalar, kavgalar karşısında tepkisiz kalmak, 'Neler  oluyor' dememek mümkün değil..
Camianın böylesine birbirine girdiği, hesaplaşmalarla günlerini geçirmeye başladığı, kulübün değerlerinin ayaklar altına alındığı, kulübü  yönetenlerin  kendini kulübün sahibiymiş gibi görüp önüne gelene atıp tutmasını ibretle izlerken 'Bu kulüp, bu camia nereye gidiyor' sorusunu sormamak mümkün değil sevgili Trabzonsporlular..
Herkes şunu iyi bilsin..
Trabzonspor bu ülkede efsane kolay olmadı..
İster başkan olsun ister yönetici, isterse eski başkan ve yönetici hiç kimsenin bu kulübe ihanet etme ve birbirlerini aşağılama, düşman gibi gösterme hakkı yok..
Ben siyasetten anlamam..
Siyaset ile işim olmaz..
Benim işim Trabzonspor ve futbol..
Dünyam o.
İsimlere takılı kalmam..
Ama bu kulübün değerlerine sahip çıkarım..
Trabzonspor'da kaptanlık yapmış, başkanlık görevinde bulunmuş, bu ülkede bakanlık yapmış, halen de bu şehrin milletvekilliğini yapan, Trabzonsporluluğu asla tartışılmayacak Faruk Özak için 'O BENİM AZILI DÜŞMANIMDIR' diyen başkan bilmeli ki o da benim düşmanım.
Böyle bir suçlama olmaz..
Ne demek 'azılı düşman'
Eleştiriye evet, düşmanlığı hayır..
      
 ***

Yapmayın beyler..
Trabzonspor'a kıymayın..
Kimse farkında  değil.
İstanbul'da yaşıyorum. Trabzon'uma gelip gidiyorum..
Şöyle bir baktın mı?
Sıradanlaşan bir tablo var.
Bu beni üzüyor..
Böyle bir tabloda sahada ne kadar iyi takım yaparsanız yapın başarılı olmak mümkün değil.
Bırakın artık kavgayı, hizipleşmeyi, sen-ben kavgasını .
Bakın Trabzonspor bu ülkede, en büyük  gücü olan taraftarı ile yeniden şampiyon olur..                                                                                                  
Olmaması için hiçbir neden yok.                                                                                                                                                            
Ama tek rakibi ne yazık ki  kendi iç döngüsü.                                                                                                                   
Bütün enerjisini rakiplerine değil kendi içine  harcayan ve harcamaya devam eden yapısı ile gidilecek hiçbir nokta yok sevgili Trabzonspor camiası..
Ayrımsız..
Sen, ben, o!..
A'dan Z'ye..
Böyle kendi camiası içinde bölünen yapı şampiyonluk getirmez.
Öyle de oluyor!
Artık bu kavgaları bitirin..
Şunu unutmayın...
Bu kulüp hiç kimsenin babasının malı değil.
Bütün Trabzonluların, Trabzonsporluların ortak sevdası..
İnsanlar fani, Trabzonspor bakidir!

BURSA'DA NE OLDU?

Gelelim Trabzonspor Bursa'da nasıl oynadı? sorusuna..
Bir kere şunu açık ve net söyleyeyim. 90 dakika boyunca müthiş bir heyecan fırtınası yaşandı. Maç nasıl başladı nasıl bitti inanın anlayamadım.
Maçı izleyenler hem futbola hem gole doydu..
Trabzonspor'un eksileri nelerdi?
Savunmada büyük  hatalar yapıldı. Doğru ama neden? Bursasporlu oyuncular çok rahat bir şekilde orta alanı geçti. Geçince de direk savunma ile karşı karşıya kalındı. Bu kadar çok, bu kadar kolay gol pozisyonu veren takımın işi çok zor olur..
Öyle de oldu.
3 yedik, 6 da yiyebilirdik..
3 attık  6 da atabilirdik..
Ersun Yanal'ın maça kontrollü bir kadro anlayışı ile çıkmasına şaşırdım. Öne geçip mağlup duruma düştükten sonra  hücum silahlarını devreye soktu.
Bir ilk yarıdaki futbola bakın, bir de ikinci yarıdaki. Fark ne? Hücum silahlarını devreye sokmak, rakibin üzerine gitmek. Biraz daha zaman olsa 3 puan alınabilirdi. Geç kalındı..
O nedenle Trabzonspor rakibi kim olursa olsun hücum oynamak zorunda..