Sakatı, cezalısı, hastası derken bir düzine eksikle İstanbul’a giden Trabzonspor, belki sayısal olarak eksikti ama Abdullah Avcı’nın aynı düşünce bütünlüğü içinde harmanladığı bu takım herkesi ters köşe yaptı.
Başakşehir maçında belki coşkuyla ve iştahla oynanmadı ama tamamen ne yaptığını bilen, yardımlaşmanın üst düzey olduğu, komple bir takım izledik. Her iki takımında savunma güvenliğini ön planda tuttuğu bu maçta atan kazanacaktı ve öyle de oldu. Bakmayın siz Trabzonspor’un kısır skorlar almasına, bu kısır skorlar beraberinde 3 puanı getirdiğinde daha önemli oluyor.
Abdullah Avcı’dan sonra artık bireysel değerlendirmelerde rafa kalktı. Kim nasıl oynuyor, ne yapıyor dan çok takım bütünlüğü içinde ekip ne yapı yora evirildi konu.
Savunma bloğu önünde Berat’ın oyunu kontrol etmesi, Bekatesas’ın hücuma desteği, Flavyo’nun organizatörlüğünde ikinci bölgenin paylaşılması ve savunulması, Ekuban’ın alışılagelmiş yüksek mücadele gücü, takımın savunma bütünlüğünün şovdan uzak katkı veren özetiydi.
Daha bıyıkları terlememiş kaleci Kaan’ın özgüveni, yerini yadırgamayan Farukcan’ın mücadele gücü, Yusuf Sarı’nın oynayamama sendromu yaşamaması bu takımın birer parçası olduklarının göstergesiydi.
Trabzonsporlu futbolcuların oyun anlayışı ve birbirlerine yardımcı olma duygularının üst düzeyde olmasıyla rakiplerine bırakın kazanmayı, gol atma, pozisyon bulma şansıda vermiyor.
Bu anlayışı geliştirip, her hafta üzerine koyarak devam eden bu takımın bundan sonraki periyodlarda ne yapacağı aslında belli. Çünkü bu takım ne yaptığını ve ne istediğini iyi biliyor. Avcı’nın öğrencileri kazandıkça artan öz güvenleriyle tek tek düşündükleri her maçtan anlayış olarak ta, oyun olarak ta, skor olarak ta istenileni alacak güçte ve kalitede.
Bu nedenle siz eksik diyenlere kulak asmayın…
Bu takım Fenerbahçe maçıyla klasmanın, Galatasaray maçıyla da sezonun finalini oynar…