İddia vahim!
Eğer ki bu iddia doğruysa, fındık üreticinin halini düşünmek bile istemiyorum. Dün arkadaşlarımızın manşetiydi, “TMO Fındık almayacak” diye.
Peki TMO fındık almaz ise kim alacak?
Öyle ya fındık denilince akla ilk TMO geliyor.
Üretici fındığını gidip kime versin?
Fındıkla ilgili derdini kime anlatsın?
Fındık taban fiyatını açıklayacak olan TMO!
TMO’ya bakıyoruz kayıp, sesi soluğu çıkmaz oldu.
Buradan bir çağrı yapılım.
Belki sesimizi duyan çıkabilir.
Şu üreticiyi daha bekletmeyiniz.
Ne olur, açıklayıverin şu fındığın fiyatını.
Sonrası mı Allah kerim!
SORUN ÇOK CİDDİ
Yerel basın ciddi sorunlarla boğuşuyor.
İşin sonu nereye varacak kimse kestiremiyor.
Çözüm aranıyor ama ara ki bulasınız.
Döviz kurlarındaki olağanüstü artış her geçen gün işi içinden çıkılmaz bir duruma getiriyor.
Zaten dijital yayın karşısında kan kaybeden yazılı basının durumu yaşanan süreçte daha da ağırlaşıyor.
Çözüm mü?
Devletin yerel medyanın önünü biran önce açmasındadır.
Ha bu nasıl olacak?
Kağıt alımından tutun da gazetelerin kadro yapılarına kadar, birkaç kalem üzerinde çalışmalar yürütülmelidir.
Yoksa mı?
Onu da açık seçik söyleyeyim.
Çok değil, birkaç yıla da gitmez, yerel medya diye bir şey ortada kalmaz.
ADAM KONUŞUYOR!
Hani derler ya, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” diye.
Mustafa Yılmaz’ın durumu da aynen bu sözdeki gibi!
Kimsenin cesaret edemediği, söylemek isteyip de söyleyemediği doğruları söylüyor.
Lafını katiyen esirgemez, sonucu ne olursa olsun!
Ve nereye dayanırsa dayansın!
Nalına da vurur mıhına da.
Bunu söylersem o alınır, şunu söylersem o küser diye asla ama asla bakmaz. Daha doğrusu kitabın ortasından konuşur.
Bunlardan dolayı da çok seveni olmaz.
Mustafa Yılmaz, Doğu Karadeniz Sağlık Turizmi Derneği Başkanı’dır. Arkadaşlarımız kendisiyle geçen hafta bir röportaj gerçekleştirdiler, yapılan röportajda Yılmaz, Trabzon’un sorunlarını yalın bir şekilde öyle bir anlattı ki inanın abartmıyoruz röportajı okuyan herkes, “Yılmaz’a helal olsun, korkup da kimsenin söyleyemediklerini söyledi” dediler.
Bir konuşan olacak!
O konuşan da şehirde yaşanan sorunları söyleyecek.
Yeter ki, konuşan kitabın ortasından konuşsun.
Bunlardan da kimsenin alınması, gocunması gerekmiyor.
Ve diyoruz ki, Mustafa Yılmaz gibiler şehrimizde çoğalmalıdır.
İŞİNİN EHLİDİR
Trabzon’un sorunlarıyla yatıp kalkan bir bilim adamı da Prof. Dr. Atakan Aksoy’dur. Aksoy, KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Ulaştırma Anabilim Dalı’nda öğretim üyesidir.
Adı üzerinde ulaştırma anabilim dalı sıfatını taşıyor hocamız.
Her ne hikmetse Trabzon’un ulaşımıyla ilgili bir şeyler yapılmaya, karalanmaya çalışılıyor ancak Atakan hoca görmemezlikten gelinip pas geçiliyor.
İşin ehli dışarda tutulup, işle alakası olmayan herkes işin bir yerinden tutmaya çalışıyor.
Böyle bir mantıkla, böyle bir mantaliteyle şehrimize ulaşım adına bir şeyler yapılsın diye bizler daha çok son peronda bekleriz.
Atakan hocayı az takip eden birisi hocanın neler yapmak istediğini, ne gibi projeleri hayata geçirmek için nasıl uğraş verdiğini anlayacaktır.
Ancak Atakan hoca anlaşıldığında ne yazık ki zaman geçmiş olacak.
YOLUN AÇIK OLSUN
Nihayet hak teslim edildi.
Öncelikle bu hakkı teslim edenlere teşekkür ediyoruz.
Tabi ki başta Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a teşekkürlerimizi iletiyoruz. Çok ama çok doğru bir karar verdiler Orhan Aydın’ın Tarsus Üniverstesi’ne rektör atanmasıyla ilgili.
Hemen belirteyim, Tarsus Üniversitesi öyle sıradan bir üniversite değildir. Stratejisi ve derinliği olan bir üniversitedir.
Kıbrıs’ın karşısı olan Tarsus Üniversitesi’nin konumunu, stratejik özelliğini siz böylece anlayın.
Kısacası Orhan hoca önemli bir üniversiteye rektör oldu.
Bilgisi ve birikimi ile o koltuğu anasının ak sütü gibi hak eden Orhan hocanın görevinin hakkını fazlasıyla vereceğine inanlardanım.
Çok şey katacaktır Tarsus Üniversitesi’ne.
Biliyorum benim düşüncelerimi paylaşan, aynı düşüncede olan çok insan var. Orhan Aydın hoca Trabzon şehrinin yetiştirdiği soyadı gibi aydın, bir ilim ve bilim adamıdır.
İsterdik kendi şehrindeki üniversitesine bilgi, birikimi ve heyecanını aktarsın, kendi şehrinin üniversitesini Avrupa’daki üniversitelerle yarışır duruma getirsin diye ama kısmet olmadı.
Ne yapalım, Tarsus’ta bizim, Diyarbakır’da.
Önemli olan hizmet değil midir?
Yolun açık, Allah yar ve yardımcın olsun sevgili hocam.