KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ!
'Bu operasyonlar ramazan günü yapılamazmış' iyi de operasyonlar niye başladı?
Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ Trabzon limanında yeni kurulan deniz üssünü de ziyaret ediyor, bir kısım medyada 'AKP Genel Merkezi’ne yakın noktada askeri cephanelik çıktı' haberleri üzerine Başbuğ 'Çağırın şu güçlü Trabzon medyasını bu tarihi limandan bu bir kısım medyaya bir mesaj verelim' diyor.
Savaş gemisinin üzerine konulan kürsüden bu bir kısım medyaya (orduyu yıpratarak bir yere varamazsınız, durduğunuz yer yanlış diyor) sonra da valilik makamına geçerek ilin valisini ziyaret edip bu şehirden ayrılıyor.
Bu bir kısım medya 'Başbuğ savaş gemisinin üzerinden bize savaş açtı' diyor.
Şimdi kendilerini attığı twet’lerle savunan savcılar iddianameyi hazırlamaya başlıyor. Başbuğ da bu arada emekliye ayrılıyor ardından 'terör örgütü lideri' diye tutuklanıyor.
Başbuğ aracına biniyor, Silivri toplama kampının yolunu tutuyor. Şimdi ellerindeki kelepçeyi ayağa kaldırıp poz veren ve şovunu gerçekleştiren emniyet amiri o gün 'kaçmasın' diye Başbuğ’un yanında oturuyor.
10 tane polis aracıyla bu ülkenin genelkurmay başkanlığı yapmış değerli komutanı Silivri'ye teslim ediyor.
İki kez muebbet hapse mahkum ediliyor.
Ardından terörle ve uluslararası çetelerle mücadele eden Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın kitabı yayınlanıyor. (Ben bu kitabı okudum, adam mesleğe ilk girdiği günden beri hayatını anlatmış, son 3 sahifede paralel örgütün dününü ve bugününü anlatmış.) Adamı Devrimci Karargah örgütüne üye olmaktan yargılayıp cezaevine göndeniyorlar.
Örgüt mensupları 'Bu adam bizim kökümüzü kazıdı siz bunu bize suç ortağı yapamazsınız' diye mahkemelerde bağırıp çağırıyor hiç kimse aldırmıyor.
Paralelciler emniyet genel müdürlüğünü ele geçirme harekatını sürdürüyor. Bu arada genel müdür Oğuzkaan Köksal Allah’tan milletvekili adayı oluyor, Emniyet Müdür Yardımcısı Emin Aslan, cezaevinden yeni çıkmış eski bir kaçakcı ile halka açık bir restoranda yediği yemeğin fotoğrafları bu bir kısım medyaya servis ediliyor. Ardından Genel Müdür Yardımcısı Aslan cezaevine konuluyor, sıra diğer Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Celal Uzunkaya ve Mustafa Güçlü’ye geliyor.
Bu arada Genel Müdür Yardımcısı Uzunkaya'nın İzmir’de siyasi şube şefi iken 30 sene önce kullandığı muhbir Ankara’ya kendisini ziyarete geliyor. Makamda diğer emniyet genel müdür yardımcısı Güçlü ile tanışıyor.
Bu muhbiri polis evinde misafir ediyorlar, paralelciler anında bu adamı tespit ediyorlar durduk yere adamı önce tutukluyorlar, sonra bu iki müdürü bu muhbire suç ortağı yapmak için İzmir e çağırıp özel savcının karşısına çıkartıp saatlerce aç susuz sorgulatıyorlar.
Suç istinat edilemeyince serbest bırakılıyor ancak tutuklamayan savcı süper savcılıktan alınıp normal savcı yapılıyor ve bu iki değerli müdür iki yıl boyunca yargılanıyor. Mesele ailevi boyutlara taşınıyor, göreve dönmesinler diye bir de ceza verip tecil ediliyor. Yetmiyor mahkeme kararıyla ve polis zoruyla lojmandan atılıyorlar.
Bu işleri tezgahlayan zatı muhterem de bir ile vali yapılıyor ama istediği emniyet müdürleri il emniyet müdürlüklerine ve polis yüksek okullarına atanıyor. Paralel örgütlenmeye insanları fişlemeye bu ülkenin Başbakanını genel kurmay başkanını MİT müsteşarını bu ülkenin çok önemli bir meselesini konuşurken dinlemeye ve ifşa etmeye devam ediyorlar.
Peki hani siz Müslüman'dınız. Müslüman Müslüman’a bu kadar eziyet eder mi?
Etmez de, sizden olmayan, olamayan bu milletin haysiyetli şerefli evlatlarına karşı içiniz kin ve nefret doluysanız tabi ki edersiniz
Çok güzel bir atasözü var!
'Ne ekersen onu biçersin'
Devran işte böyle döner!
Az mı çektirdiniz kumpaslarla günahsız insanlara..
Ama bir gün yapanın yaptığı yanına kar kalmayacağını bilecektiniz..
Bir de bunun ahretini düşünün..
Ne diyelim..
Kendi düşen ağlamaz!..