KAZANAN DEMOKRASİ OLDU
Sokakların politika ile tanışması bir ay oldu galiba. Her partinin kendine ait şarkıları, müzikleri, sloganları doldurmuştu sokakları. Ne güzeldi bu etkinlikler!.. Her parti en iyisi benim diyordu. Projelerini sıralıyor ve geleceğe umut taşıyordu. İnanın bundan özel keyif alıyordum. Her slogan, müzik, söylev beni çağdaşlığa taşıyordu. Cumhuriyeti kuranlara, çok partili rejime götürenlere, kişisel egemenliğin yerine toplum egemenliği getirenlere şükran duyuyordum sokaktaki etkinlikleri görünce.
Sevgili Belediye Başkanı Gümrükçüoğlu, iktidar partisinin bireyi olmasına karşın küçük polemiklerin insanı olmadı. Beyefendiliğini korudu ve kendisinin yıpratılmasına izin vermedi. Anladığım kadarıyla yapısı gereği biraz mesafeli bir insan. Ama ikili konuşan kişilerden dinlediğimde hiç de burnu havada birisi değilmiş. Seçim süresince yaptıklarını, yapacaklarını sıraladı ve makamların geçici, insanlığın kalıcılığını kanıtladı. Kendisine yakışanı yaptı.
Sevgili Canalioğlu, sevecenliğini korudu. Uygar bir insanın örneğini sergiledi. Gümrükçüoğlu’nun tam tersi özellikte bir insan. Kişilerle çabuk kaynaşan yapısı var. Bu güzel meziyet ama Allah herkese bu güzelliği vermemiş. Bu kentin insanı olduğunu ve yapılacak projelerin bizim insanımızın yararına olduğunu her söyleminde dile getirdi. Bu iki adayımızın yapıcı yaklaşımı kentte olumsuzlukları önledi.
Ne yalan söyleyeyim ben belediye başkanlarını aradım büyük mitinglerde. Her partinin aday gösterdiği adaylar var ama sanki seçilecekler onlar değildi genel başkanlardı. Özellikle AKP Genel Başkanı 81 ilin tümünde ön planda durdu. Bildiğim kadarıyla yerel seçimlerde partilerden çok adaylar ön plana çıkar. O kişinin kişilik özelliklerine ve becerilerine göre insanımız, oyunu verir veya vermez. Sanki genel başkanlar belediye başkan adaylarının velisi olarak kefili olarak çıkmışlar ortaya. Bence kendi adayını yetersiz görmek veya kendini erişilmez, ulaşılmaz görmektir ki her ikisi de yanlıştır. Çünkü bir belediye başkanı Sayın Başbakan’ın memuru değildir.
Siyasal yaklaşım kişinin hür iradesidir. Hiçbir parti veya hiçbir kimse zorla insanın iradesine ipotek koyamaz ve koymamalıdır. Trabzon belediye başkan adaylarında gerçekten kırıcı davranışlar olmadı. Keşke Genel Başkanlar bu insanları örnek alabilselerdi. Çünkü Türkiye genelinde politik çalışmalarda çatışmalar, beklenmedik öfke egemendi. Karşılıklı kin, ağza alınmayacak sözler sayıldı döküldü günlerce. Devleti devlet yapan kuruluşlar partiler üstü olması gerekirken, seçilmişler atanmışları her zaman ezmenin peşinde koştular ve koşuyorlar. Yine Türkiye geneline baktığımızda siyasal tartışma yozlaşarak amacından, hedefinden uzaklaştırıldı. Hâlbuki politikacının temel görevlerinden biri de toplumunun umutlarını yükseltmektir. Sorumsuz propaganda girişimlerinin çok acı sonuçlar doğurduğu geçmiş seçimlerde görülmüştür. Denenmiş kötülükler ,alışılmış propagandalar ülkemiz insanlarını bölmekte ve ötekileştirmektedir.
İşte Trabzon’da bu tür çirkin propagandalarla, aşağılayıcı davranışlarla karşılaşmadık. CHP’liden AKP’ye MHP’den SP'ye, BTP kadar tüm partilerin adayları gerçekten tüm olgunluklarını sergilediler.
Partilerin gençlik kolları, ellerinde broşürlerle sokakları tutmuşlar herkese broşür vermeye çalışıyorlardı. Bu davranışı küçümsemek, seçimi, demokrasiyi küçümsemek olur ki kişilerin bunlara tepki göstermesi kabul edilen davranış olamaz.
Pazartesi günü şehrimizin başkanı belli olacaktır. O başkan seçildiği partinin veya kendisine oy veren kişilerin başkanı değildir. Çünkü onun maaşını tüm insanlarımız ödemektedir. Öyle ise seçildikten sonra parti rozetini çıkararak şehrimizin rozetini yakasına takması en iyi dileğimizdir. Sosyal devlet, ulusal devlet anlayışındaki başkan tarafsız çalışan kışı olarak görevini yerine getirmelidir.
Başarılar Sayın Başkanlarım.