“KATİL DEVLET!”

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, canlı yayın programındaki bir tartışma esnasında 1990’lı yıllardaki iç politikayı ve faili meçhul ölümleri kast ederek Türkiye Cumhuriyeti’ni “Katil devlet!” olarak tanımladı. İnfial yaratan sözlerinden dolayı kendisine büyük tepki gösterildi ancak o geri adım atmayarak gazetedeki köşesinde de devletin kutsal bir kavram olmadığını iddia etti. “Katil devlet!” tanımına tepki gösterenlerin ve devleti kutsal görenlerin 12 Eylül ve 28 Şubat tarzı “faşist” zihniyet temsilcileri olduğunu söyleyerek AK Parti’yi ve MHP’yi iddialarına paravan yapmaya çalıştı.

Öncelikle belirtilmesi gerekir ki Alçı’nın sözleri Türkiye Cumhuriyeti’ni alenî şekilde aşağılama suçu kapsamına girmektedir. “Katil devlet!” tanımı ülkemizde PKK terörü destekçilerinin ve illegal anarşist- komünist yapıların devletin varlığına karşı çıkma ve otoritesini yok sayma anlayışının kendi zihniyetlerince meşrulaştırma jargonudur. Aynı tanımı daha önce HDP’li Selahattin Demirtaş ve CHP’li Canan Kaftancıoğlu da kullanmıştı. Demirtaş bugün hapiste, Kaftancıoğlu’nun yargılanmasına ise devam edilmekte.

Nagehan Alçı’nın devletin kutsal anlam taşımadığı, kutsal görenlerin “faşist” olduğu hezeyanının Türk tarihi ve devlet felsefesi açısından hiçbir geçerliliği yoktur. Türkleri dünya üzerindeki toplumlardan ayıran en önemli özelliklerinin başında teşkilâtçılığı ve disipline oluşu gelmektedir. Bu özellikleri sayesinde Türk milleti devlet kurma bilincine sahip olmuşlardır. Türklerin Orta Asya bozkırlarında devlet kurduğu dönemlerde çağdaşı birçok topluluğun kabileler hâlinde yaşadığı hatırlanırsa devlet kavramının millî duyguların gelişimiyle ortaya çıktığı fark edilir. Türk dünya görüşünde devlet yalnızca bir siyasî teşkilâtlanma değil aynı zamanda nomos, yani yasaları koyan ve toplumu düzenleyen kurumdur. Ayrıca toplum tarafından tıpkı din gibi ilâhî yönü olduğuna inanılarak kutsal ve vazgeçilmez görülmüştür. Nitekim Türk tarihinin ilk yazılı metinlerinden olup siyasetnâme özelliği taşıyan Kül Tigin Kitabesi’nde de Tanrı’nın Türk milletine yok olmaması için devlet (il) ve yönetme yetkisi (kut) verdiği anlatılarak devletin ilahî temellerine gönderme yapılmaktadır.

Türklerin İslâmiyet’e girmesinden sonra da bu anlayış değişmemiştir. Osmanoğullarının kendisini kut inancı gereği devlet yönetme hakkına sahip Kayı boyundan geldiğini dönemin kroniklerinde ısrarla vurgulaması ve kurduğu devletin resmî adının taşıdığı anlam gereği yüceliğine ithafen Devlet-i Aliyye olması bu anlayışın göstergeleridir. Hilâfetin alınmasından sonra devletin aynı zamanda İslâm dininin temsilcisi durumuna gelmesi ve devlet-i ebed müddet anlayışıyla sonsuza dek devam edeceğine inanılması da yine devletin ilâhî yönünün olduğuna inanılmasıyla alâkalıdır. Kısacası devlet kavramı Türkler için her zaman kutsallığı ifade etmiştir.

Nagehan Alçı’nın Türk devletine “katil” demesi Batılıların Şark Meselesi kapsamında uluslararası siyasette gündeme getirdiği olumsuz imaj yakıştırmasının benzeridir. 19. yüzyılın son çeyreğinde de Batı siyasî çevrelerinde ve kamuoyunda algı “Kızıl Sultan” II. Abdülhamid’in hükümdarı olduğu “katil devlet”in başta Ermeniler olmak üzere Hristiyanları katlettiği yönündedir. Bu algıdan pek farklı olmayarak Alçı da köşe yazısında Cumhuriyet dönemi için benzer argümanları kullanarak “katil devlet” geçmişinden geldiğimiz söylemiyle zihniyetini belli etmektedir.

Nagehan Alçı’nın suç teşkil eden sözleri kadar dikkat çekici bir durum da bu sözler karşısında iktidar kanadından hiçbir tepki gelmemesidir. Oysa aynı suçu Demirtaş ve Kaftancıoğlu işlediğinde devletin üst makamlarından sesler yükselmiş ve savcılar da harekete geçmişti. Eğer “Katil devlet!” tanımı bir suçsa bunu kullanan herkes için suçtur. Nagehan Alçı iktidar taraftarı bir isim diye olayı örtbas etmek ve onu suçtan muaf tutmak toplum nezdinde hukuku zedeleyici bir örnek olacak ve bundan en büyük zararı da iktidar görecektir. Devletin varlığını ve otoritesini yok sayan ve onu aşağılayıp hakaret eden kim olursa olsun yine devlet tarafından cezalandırılmalıdır. Nagehan Alçı gibiler iyi bilmelidir ki ne Türkiye Cumhuriyeti üçüncü dünya ülkesidir ne de Türk milleti tarihsiz ve geleneksiz bir toplumdur.