Yavuz Karan. CHP Trabzon İl Başkanı. İlginç çıkışlarıyla bilinir çoğu kez. Sert muhalefet mizacıdır.
 Geçenlerde yine bir konuşmaya imza atmış.
Hedef elbette AK Parti.
Fakat bu sefer biraz kaçırmış...
Neyi mi?
Konuşması sırasında büyük bir heyecanla ağzından çıkardığı şu cümlelere bakar mısınız:
“Sayın Başbakan istifa ederek Türkiye rahatlamaz. Türkiye’nin rahatlaması için Sayın Başbakan’ın intihar etmesi lazım!"
Neyi çok kaçırdığının takdirini siz verin de şimdi bu sözlere ne denir Allah aşkına. Nasıl yorum yapılır, nasıl karşılık verilir.
Siyaset zor iştir. Herkesin altından kalkabileceği iş değildir. Muhalefet partisinin il başkanı olarak elbette muhalefet etmek hakkın ve görevin. Hatta en sert en ağır şekilde eleştiri ve muhalefet mekanizması geliştirebilir bu bağlamda hedefindekini istediğin kadar köşeye sıkıştırmaya çalışabilirsin.
Ama bir Başbakan’ı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ını, bir siyaset adamını, bu ülkenin yarısının sevgilisi olan siyaset adamını intihara davet etmek, onun ölümünden medet ummak ne demek Allah aşkına. Muhalefet demek bu mu demektir?
 İnsanın aklı almıyor..
CHP’nin millet nezdinde karşılığı olmayan muhalefet anlayışı herkesin malumu.
Malumu, zira CHP bu muhalefet anlayışıyla beraber iktidar yüzü göremedi.
Statükocu olmak, vesayetçi olmak, milletten yana değil millet karşıtı odaklarla kol kola olmak CHP’ye evvelinden beri yöneltilen eleştirilerdendir.
Yine eleştirmek için eleştirmek, muhalefet olsun diye doğruya yanlış demek CHP’nin eleştirildiği hususlardandır.
Fakat buna rağmen CHP’nin de muhalefet anlayışının kendi içerisinde bir tutarlılığı vardır. Her şeyden öte siyasetin bir etiği bir ahlâkı vardır.
Bir Cumhuriyet partisi olan CHP’nin bu ahlâktan ve bu etik anlayışından mahrum olduğunu iddia etmek haddi aşmak anlamına gelebilir.
Hâl böyle iken 90 yıllık bir Cumhuriyet partisinin il başkanının sırf muhalefet olsun diye ağzından çıkan bu sözlerin akli ve vicdani melekelerle izah edilemeyişi ziyadesiyle üzücü.
Değil siyasette, normal hayatta dahi hiç sevmediğin bir insanın ölümünden medet umamazsın, umsan bile bunu dile getiremezsin.
Adamı tefe koyarlar.
Kaldı ki bunu yapan bir il başkanı olacak ve bu şekilde ithamda bulunduğu kişi de Başbakan olacak. Olacak iş değil.
Bir siyaset adamı ülkesinin Başbakan’ının, seçimde hakkından gelemediği, demokratik yollarla zayıflatamadığı bir insanın, bir liderin ölümünden medet umar mı!?
Siyaset adamı, akıl ve izan sahibi hiçbir insan bu sözleri ağzına dahi almaz.
Ben Yavuz Karan’ın akıl ve izan sahibi bir beyefendi olduğunu umarak bu Levent Kırca vari sözlerini maksadını aşmış sözler olarak kabul ediyorum.
Ve öyle inanmak istiyorum ki Yavuz Bey aslında öyle demek istemedi...