KANLI ‘DEVRAN’LARIN,  MAZLUM KERVANLARI…

1994 doğumluydu.

Aslen Çorum Osmancıklı…

Eğitim hayatını tamamlayınca, tek ideali öğretmen olmaktı.

Tabir-i caizse, Kerbela suya, o öğretmenliğe hasretti.

*

Derken, 2016 yılının Ekim ayında ataması yapıldı.

Batman’ın Kozluk ilçesine tayini çıktı.

Kerbela suya kavuşmuşçasına, sevincini sosyal medyadan paylaştı.

“Öğretmen oldum ben” dedi.

*

Ve dağ ile bağ arasına kurulmuş o hain pusu.

İçinde bulunduğu araca, PKK’lı teröristleri tarafından ateş açıldı

Arka koltuktaydı.

Herkese sakin olun çağrısı yaptı.

O esnada bile araçtakilere öğretmenlik yapıyordu.

*

Ve sonrası, Sidret'ül münteha…

Vurulmuştu.

Ağır yaralı hastaneye kaldırıldı, fakat kurtulamadı.

Zalime yedirmediği toprağın mazlumu, annesine ise cennette ayak izi olmuştu Aybüke öğretmen…

*

Ve bir başka portre…

Necmettin Öğretmen…

Gümüşhane’nin yetiştirdiği has delikanlılardandı.

4 kardeşli bir köy çocuğu…

*

İlk tebeşiri eline Torul’da aldı.

Sonra Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine gitti.

8 aylık öğretmendi daha.

2017’de yaz tatilini geçirmek üzere Torul’a gelirken, Pülümür’de PKK’lı teröristler tarafından aracının önü kesildi.

Aracını ateşe verip, Necmettin öğretmeni kaçırdılar.

27 gün boyunca arandı.

Cansız bedeni Pülümür çayında bulundu.

*

Siverek’te kazandığı ekmeği, köyünde ailesiyle bölüşemedi Necmettin öğretmen…

Şehit yüzlü sükûnetti artık…

*

Ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu…

Gözü pek, civan delikanlı.

Ailesinin tek evladı.

*

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi bir ülkücüydü.

Öğretmen olan annesinin izinde gidiyor, aynı fakültede formasyon dersleri alıyordu.

Kampüste çıkan kavgada, PKK’lı teröristler tarafından bıçaklanarak, şehit düştü.

*

Fırat’ı annesinin sütü doyurmuştu, lakin onu büyüten içtiği şehadet şerbetiydi.

Nitekim de öyle oldu.

Milyonlarca göz, Fırat için pınar oldu.

*

Mamafih muhterem, hal böyle iken, 

PKK’lı teröristlerin bu memleketin evlatlarına yaşattıkları acılar, hala yürek yaramız iken,

Kalkıp da, PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın ‘Devran’ adlı kitabına güzelleme yapmak, raf ömrünü tüketenlerin, maskaralıklarına müşteri araması ile eşdeğer bir harekettir. 

Çünkü bu memleketin çocukları, o kanlı devranların, mazlum kervanlarıydı.

*

Biz biliyoruz ki, Aybüke, Necmettin, Fırat ve diğer tüm şehitlerimiz, memleketimize bir zeval gelmesin diye, o kanlı devranın önüne örülmüş, cennet ipliğinden birer settiler.

Bu setti yıkmaya kalkmak yahut da bu settin arkasındaki Türk’ün o haklı öfkesini yumuşatmaya çalışmak, kimsenin haddine değildir.

Bu gayret içinde olanlar, bu milletin gözünde battal boy bir çöp torbasından öteye geçmedi, bundan sonra da geçemeyecektir.