İŞTE GELDİ 10 KASIM

Bana göre dünyada eşi benzeri olmayan bir saate sahiptir on kasım günü! Bir düşünün! Dünyanın hangi yerinde, hangi ülkesinde, hangi insanı, hangi devlet adamını, hangi liderini kendiliğinden, zorunluluğu olmadan, yalnızca kendi içinden geldiği için, belli bir saatte elinde ne iş varsa, ne yapıyorsa bırakıp saygı duruşunda bulunur! Bir düşünün!

Biliyorum Atatürk sevgisini anlamayanlar, yaşamayanlar ve bu ritüele uymamak için bahaneler üretenler, görmemezlikten gelenler, Türkiye Cumhuriyeti'ni inkar edenler, "Ne mutlu Türk'üm!' diyemeyenler, beyinlerini her dönem bir tarikata kiraya verenler şunu iyi bilsinler dünya durmadıkça, her 10 Kasımda duran trafiği, aynı anda arabasından inip saygı duruşunda bulunan insan grubuna, ayakkabı boyatırken oturduğu yerden ayağa kalkan çocuğa, inşaatta sıva yaparken malasını bırakıp yüzünü bayrağa dönen işçiye, o gün tüm vakit namazlarında Atatürk'e dua eden vatandaşlık bilincine erişmiş insanlar olacaktır!

Zaman ilerledikçe, dünyayı izleme fırsatı arttıkça, soru sordukça, sorgulamak için insanlar beyinlerini kullandıkça 10 Kasım'ı hissederek yaşayan insanların sayısının çok ama çok fazla olacağına inanıyorum. Yeter ki Atatürk'ü tanımak için okuyalım, yapmak istediklerini özgür beyinle düşünelim!

Bir arkadaşım 10 Kasım gününü bakın nasıl anlatıyor:

"Türk halkının bağımsız, özgür, onurlu bir ulus olarak yaşaması için mücadele etmiş, emperyalizme tarihinin en büyük dersini vermiş, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün, onun devrimine ihanet etmiş, mirasına sahip çıkamamış, onun mücadele ile kanla aldıklarını pazarlıkla vermiş torunları tarafından şeklen anıldığı gündür!"

Şimdiki yönetimlerin şeklen andığını görmemek için kör olmak gerekir ki ben ve benim gibiler bu konuda hiç kör olmadık!

Bu günün anlamını sorduğum başka bir arkadaşım bakın nasıl ifade etti:

"Romantik bir mecburiyet anı değildir bunu hisseden için. Atatürk'ün ölümünü anıştan da ziyade, bir toplumun aynı anda tek yürek oluşudur. Aynı anda saygısını, sevgisini paylaşışıdır. Bu topluluğa bakınca 'Bu birliği nasıl bir insan yaratabilirdi?' diye gelir aklıma ve Ata'm için dolar gözlerim. Benzeri yoktur. Ne dünyada, ne 365 günün başka bir gününde! Romantik, gereksiz bir ritüel değildir. Bunu unutmayalım."

Bazen düşünmeden edemiyorum. Atatürk'ün Türk insanına güvendiği kadar, Türk insanı kendine güveniyor mu? Nasıl zorlandığımızda ona sarılıyoruz bir düşünün! 15 Temmuz'da Atatürk'ün dev posterlerinin asılmadığı yer kalmış mıydı? Hiç görmediğimiz yerlerde devasa posterlerin asıldığına şahit olduk.

10 Kasım, bu memleketin en büyük evladının sonsuzluğa göçüp bizleri de ışığından sonsuza kadar yoksun bıraktığı gündür!

gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine;

gidiyor, onyedi milyon kişi takmış peşine

gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla
gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla
gidiyor, izleri üstünde birikmiş yaşlar;
gidiyor, yerde kılıçlarla eğilmiş başlar.
gidiyor, harbin o korkulu aslan yelesi
gidiyor, sulhün ufuklarda yanan meş'alesi..
yine bir devr açacakmış gibi en başta o var
hıçkıran seste o var, sesiz akan yaşta o var
siliyor, ruhunun ülviği fani etini,
çiziyor ufka batan bir güneşin heybetini
büyüyor, gökten inip toprağa yaklaştıkça;
büyüyor, gitgide gözlerden uzaklaştıkça.

Orhan Seyfi Orhun

Ne mutlu Türk’üm diyene!