İNSAN HAKLARI ÜZERİNE
Bütün insanların özgür ve eşit doğduğunu kim kabullenmez ki... İşte yayımlanan İnsan Hakları Bildirgesinin özünü de özgürlük ve eşitlik oluşturmaktadır. İnsan, oluşumundan beri insanca hakça yaşama savaşımını vermiştir. Bu güzelliği kendi çıkarları için tarih boyunca yok sayan nice diktatörün varlığı da bir gerçek. Ama Ortaçağ’da dini, daha sonra devletin gücünü kullanarak yıllarca insanlığın kanını emen insanları tarih kitapları utanarak önümüze sermektedir.
Toplumların en büyük tesellisi, bu tür diktatörlerin ömürlerinin fazla olmamasıdır. Ancak kişisel diktatörlerin yerini seçimle gelenler almıştır. Adolf Hitler, Benito Mussolini gibileri buna örnek gösterebiliriz. Hatta günümüzde de “Ben dedim oldu” diyen yöneticilerden de söz etmek gerekir. İşte 1789 Fransız meclisinin yürekli insanlarının yayınladıkları “İnsan Hakları” bildirisini bir onur belgesi olarak tarihe bırakmışlardır.
Savaşlar, üstün olma duygusu, insanla, insanlıkla bağdaşmayan oluşumlardır. İnsanın yaşama özgürlüğünü ve onurunu esas alan bildirgeyi gönül ister ki tüm ülkelerin yöneticileri esas alsınlar. İkinci Dünya Savası, insanın insanı boğazlaması gibi vahşi davranışı önlemek ve bir daha bu tür yaklaşımlardan uzak durmak için 10 Aralık 1948 yılında insanlık adına Birleşmiş Milletler Genel Kurulu İnsan Hakları Bildirgesi’ni oy birliği ile kabul etmiştir. Bildiride,“Tüm insanlar, özgür ve eşit doğarlar” “Irk, renk, din, dil farkı gözetilmez.” “ Özgür ve güvenli yaşamak kişinin doğal hakkıdır.” “Herkes yasalar karşında eşittir.” Gibi insan onuru ile özdeş olan maddeler yer almıştır.
Türkiye bildiriye imza atan onurlu ülkelerden biridir. Tüm dünya uluslarının birleştiği ortak nokta insan onuru olmasına karşın en uygar uluslarda bile insan hakları hiçe sayılmaktadır. Libya, Mısır, özellikle Irak ve son olarak Suriye’de yaşanan insanlık dramı insanlık adına yüz kızartıcıdır. Özellikle Irak’ı işgal eden ülkelerin güçleri oradaki kadınlara, çocuklara, yaşlılara uyguladıkları insanlık dışı davranışlar belleklerden kolay kolay silineceğe benzemez. Özellikle Avrupa’nın ortasında Bosna-Hersek’te yaşanan insanlık dramı hepimizi ürkütmüştür.
İnsan Hakları Bildirgesi, insan onurunu kâğıt üzerinde belgelemiştir: ancak vicdanlar için yeterli olamamıştır. İşte tüm insanlığın beklediği, bu bildiriye vicdanları ile de yönetimler uyumlu olsun.
Irkçılığa karşı yıllarını vermiş ve yıllarca hapis yatmış Güney Afrikalı halk lideri ve devlet adamı Nelson Mandela’yı bu anlamlı günde sevgi ve rahmetle anıyorum.
Ülkemizde özellikle darbe dönemlerinde, nice insanımız, düşüncesinden dolayı, işkence görmüş hatta hayatlarını yitirmişlerdir. Fail- i meçhul cinayetler işlenmiş ve yapanların yanına kâr kalmıştır.
İnsanlık, hakça yaşamak istiyor, kulun kula köle olmasını istemiyor. Sevgi tohumlarının, barışın tüm dünyaya serpilmesini istiyor..
İşte o zaman insanlar özgür ve eşit doğdukları gibi eşit de yaşarlar.
Bilmem katılır mısınız?