Trabzonspor'u ilk yarıda çok ama çok silik gördüm. Birlikte oynama yetilerini kaybetmiş, amaç birliğinden uzaklaşmış bir oyun sergilediler. İlk yarıda takımı farktan koruyan kaleci Fatih'ti. Fatih'in takıma özgüven verici kurtarışları ne Özer'i ne Mehmet'i ne de ilk yarıda yokları oynayan Sefa'yı harekete geçirdi. Yusuf bireysel oyunuyla zorlamalar yaptı ama o da yetersizdi. Costant solbeke çekilişine isyan eder gibiydi. Açıkçası hiç beklemediğim bir takım performansıyla karşılaştık. Araya atılan her topla zor duruma düşen bir takım hakikaten insanı güvensiz kılıyor.
İkinci yarıda neler olur, hangi değişikliklerle oyun üstünlüğü ele alınır gerçekten tahmini zor bir bulmaca gibi. Kimi övdüysek bir hafta sonra ondan aynı oyunu göremiyoruz.
 
Trabzonspor ikinci yarıya oyuna Yatabare'yi alarak başladı. Bence oyunun ilk onbirinde olması gereken oyuncuydu. Onun oyuna girişiyle Rize'nin defansının göbeğinde oynayan oyuncular Cardozo, Sefa ve Yatabare arasında paylaşım hatası yaptılar. Bu paylaşım hatalarıyla iki güzel gol daha geldi. Tabii canlanan bir Yusuf bu maçın kahramanıydı. Getirdiği toplar hep tehlikeli oldu. Trabzonspor  3-2 kazanarak ileriki maçlara umut taşıdı. Rize böyle mücadele ederse düşme tehlikesi yaşamaz. Sadece Trabzonspor'a karşı değil her maçta bu tempoyu tutturması gerekir.
Önümüzde ligde Bursa maçı var. Bursa takımını yenmek hiç de kolay değil. Eğer defansif dikkate, orta saha yardımcı olmaz ise maçı kazanmak zorlaşır. Ersun hoca orta saha oyuncularına maçın her anında oyunun içinde kalmayı tembihlemeli. Üç puan, bozulan balansın düzelmesine yardımcı olur umarım. İki takım da bizim takımımız, Rizeye de bundan sonra başarılar dilerim.