hilâl

kesilip atılan tırnak misali kaldırıp atmış kendisini sanki gündoğumundaki yüzüne kentin

yeryüzüne yeniden doğumun başlangıcına benziyor

her evresinde sancılı büyürken çırpınışlar içersinde

küçülürken de keza öyle

toprağa gark edilip gerisin geri gidilen ve peşinden su dökülen ölüye

ve bir daha aynı durumuna gelemeyeceğinin telaşıyla ikircikli duruyor

gün geçtikçe büyüyüp serpilecek ve sevgilinin kirpiğinden cemaline dönüşecek

diğer bir deyimle de mah-ı devran olacak kendi yansıması içinde

böyle apansızca değil

öylesine asude

öylesine sessiz ve sitemsiz

kendi içersine hapsolmuş istiridyenin içersindeki inci tanesi gibi

*

o kendisini zamana göre değiştirirken bizler de ona dönüşeceğiz baktıkça

göz göze geldiğimiz her an o biz-bizler de o olacağız

biz ona her baktıkça her evresi titretecek ruhumuzun gelgitlerini

inleyip ateşler içinde söneceğiz firkatinden

oysa ona ne anlamlar yüklüyoruz yeryüzünde

kimsesizliğimizin burgacı gibi duruyor yersiz yerinde aslında

doğanın bizleri gördüğü ya da duyduğu kadar şefkatli davranmıyoruz bizler ona

onu nerede en doğal hâliyle görmüşsek yakıp yıkıp paramparça ediyoruz

*

zamanın tanığı olmak kadar kötü bir şey yok

bir önceki karede mutluluğa gülümseyen gözlerimiz;

bir sonraki karede elem ve kederin kör kuyusuna dalabiliyor

bu da insan olabilmenin insan kalabilmenin en önemli ayrıntısı aslında

çoğunda olmayan-olamayanı taşımak duygusu yerden kaldırmıyor başlarımızı

daha bir kötürüm uyanıyoruz bulanık sulara

*

okuduğumuz kitaplar çiziktirdiğimiz karalamalar avutmuyor naçar yüreğimizi ne yapsak

bu da zamanla tarifsiz bir girdaba dönüşüyor delişmen ruhlarımızda..

yalan söylüyor gittikçe bakındığımız aynalar..

*

ne yaparsak yapalım yeniden yaratılma ülküsüyle de avunamıyoruz

her gün bir başka denize sürüklüyor bizi içimizde sonsuzluğa aktığını sandığımız ırmaklar

o kadar hızlı koşmaktaki dışımızdaki ırmaklar;

bizler tam yetiştiğimizi sandığımız anlarda hâlâ daha ilk başlangıç noktasında olduğumuzu gördükçe usanıyoruz bu durumdan

sonrasında inkâra düşüyoruz tüm benliğimizle

oysa hilâl yerli yerinde

o gün geçtikçe yeni bir türküye başlarken bozlaklar çığlıyor bizlerin çor bağırlarında

..

sürmene