HİÇ 'DENİZ' DİYEN BAŞKAN VE VALİ GÖRDÜNÜZ MÜ?
Hiçbiri de zafere ulaştırılamadı. Trabzon tarımı köylerden kalktı. Tarlalar arsa oldu. Seracılık geldi. Adana ve Antalya olmasa Trabzon aç kalır. Ticaretimiz Samsun’a kaydı. Ticaret mallarımız oradan Rusya’ya naklediliyor. Turizm lafta ve kağıt üzerinde..
Turistlerin arabalarının park yeri bile yoktur tarihî eserler çevresinde.. Her neyse durum budur.. Siz hiç “Üç D formülü” diyenlerine rastlamanız mı? Yani deniz-dağ-doğa diyenlerine hiç rastladınız mı? Ben 1973’ten beri hepsiyle bir araya geldim. Birkaçını Tv programlarımızda konuk ettik. Birçoğunu kitaplarda tarihe geçirdik. Fakat hepsinin görüşlerini öğrendik. Hatta biyografilerini de dahil ederek bizzat kendilerine yayınlattık.
Bu yöneticilerin birçoğu yüzme dahi bilmez. Hatta denizi sevmez. Meselâ Trabzon’un en büyük coğrafî merkez beldesi olan bizim Akyazı’daki yöneticiler dahi öyle idi. Bu yüzden Akyazı sahili denizi stat oldu. Statta yüzülür mü? Yüzme havuzu yapılıyor mu? Projede var mı? Statta kayıkçı barınağı olur mu? Elbette olmaz. Böyle acayip uygulamalar var. Bunları valilerimiz ve belediye başkanlarımız görmediler mi? Hele hele peyzajcılarımız, mimarlarımız, mühendislerimiz, şehir plânlamacılarımız görmediler mi? Zaten son zamanlarda en çok suçlananlar, halkın eleştirdikleri bu şehir plânlamacıları.. Trabzon denizi, sahilleri ve de dağ ve doğası hep paraya ve politikaya kurban gidiyor.. Maalesef..
Trabzon ve Akyazı çocuğu olarak asıl amacım tarihî ve coğrafîdir ve de şudur:
Vaktiyle Zağnos ve Tabakhane vadilerinin gece kondu olmasına 1950’den sonra göz yumanlar hep valiler, belediye başkanları ve şehir uygulamacıları idi. Öyle ki onları Atatürk zamanında Bruno Taut adlı Alman şehir plânlamacısı bile uyardığı halde onu bile dinlemediler. Bizi yazar olarak dinlerler mi? O Alman ilim ve sanat ehli şahsın Trabzon’daki projeleri Trabzonluların elindedir. Yeni nesillere duyurmazlar. Ben yazımın başında belediye başkanı adını Vali kelimesinden önce kullandım. Zira, belediye başkanları seçimle gelmektedir. Valiler ise atama ile gelmişlerdir.
Yani devamlı Trabzon’da olanlar daha önce deniz demelidirler. Fakat, şimdi vaktiyle Zağnos vadisinde ve Tabakhanede yapılan eski hatalardan daha kötüsü şimdiki deniz-dağ ve doğa projelerinde yapılıyor. Uzungöl’de, Zigana’da ve yaylalarda bile. Kaçak inşaatlar vs’ler. Bununla şunu anlatmak istiyorum. Bugün oy ve parti veya para çıkarcılığı ile bu yanlışları eleştirmeyenler gelecekte Zağnos ve Tabakhane vadilerini eleştirenler gibi eleştirecekler. Belki de o vadiler gibi bugünkü deniz dolguları da yerinden sökülecektir.. Kim sökülmeyeceğine garanti verebilir. Bugün binlerce Bruno taut hükmünde şehir plânlamacısı var. Onları neden susuyorlar?
Trabzonda yüz elli STK’dan oluşan Trabzon Büyükşehir Kent Konseyi’nin kanun ve tüzüklerinde bile bunca sivil örgütünün yaptırım hakkı yoktur. Tavsiye kararı hakkı vardır. Hiç bu kanun ve tüzükleri okudunuz mu? Bu da partilere devletten para çıkmasına rağmen sivil toplum örgütlerine veya derneklere para gerekmez, ‘gönüllüdür’ demeye benziyor.. Vah denizim, vah dağım, vah doğam vah! Vah gönlüm ve ömrüm vah vahhh! Balıkların gözyaşlarına aldırış eden yok. Gözyaşları sulardan ayrıştırılıp denizlerde belli olmuyor diye..
Buna rağmen ben araştırmacı olarak ‘Üç T ve Üç D’ formülleri şöyle dursun, tam 24 tane T formülü buldum Trabzona hizmet için. Tarım, ticaret, turizm, tren-Trabzonspor-tarih-teşvik-tıp v.s.
Trabzon yeniden kalkınmak için daha nice T’lere muhtaç..
Yöneticilerimiz niçin işi darlaştırıyır? Halbu ki bu T’lerden Trabzon milletvekillerimiz de sorumludur..