Son zamanlarda yaşadıklarımızı “Huzursuz gündem sendromu” olarak tanımlarsak doğru olur sanırım. Kısaca, HGS. Anlaşılacağı üzere bu HGS, ücretli yollarda cüzdanımıza gülümseyerek bakan HGS tabelası değil.
Eğitimden sağlığa, güvenlikten ekonomiye akıl almaz dalgalanmalar içinde savrulan Türk toplumunda kaygı düzeyi hızla yükseliyor. Bu da bizi, adı henüz konmamış bir sendroma doğru sürüklüyor. Yaşadıklarımız isimlendirilecekse benim önerim, “Huzursuz gündem sendromu” olurdu.
“Huzursuz gündem sendromu” toplumsal literatürümüze girer mi?
Orasını bilemem ama bu sendromun güven duygularımızı alt üst ettiği ortada.
Ne yazık ki Cumhuriyetimizin yüzbirinci yaşını bu darmadağın duygularla karşılıyor olacağız.
Kanaatimce sendromun üstesinden gelebilmenin yolu, Cumhuriyetimizi temel değerleriyle birlikte yeniden içselleştirmekten geçiyor.
Cumhuriyetimiz; nutukların, kutlamaların ve kutuplaşmaların dar alanından kurtarılıp; yaşayan ve yaşatılmaya özen gösterilen kendi doğal alanına kavuşturulursa, birçok sorun süreç içerisinde tarih olacaktır.
&&&&
Değerini bilmediğimiz değerler sıralansa şüphesiz ki “Cumhuriyet” üst sıralarda yer alır. Bu durumu anlamak oldukça zor. Bazıları bunu, Fransa’da olduğu gibi cumhuriyet için ağır bedeller ödenmemesine bağlıyor. Yakın tarihte yaşadıklarımız yeterince irdelenirse bu görüşün sağlam zeminler üzerine oturmadığı görülür.
Zira Türk Milleti Cumhuriyet için çok ağır bedeller ödedi. Bunu görebilmek için çok geriye; Meşrutiyetlere, İttihat ve Terakkiye, çok partili seçimlere gitmeye gerek yok. Kurtuluş Savaşı orada, görebilenler için bütün onuruyla yerli yerinde duruyor.
Kurtuluş Savaşı sadece işgali sonlandırma girişimi değildir elbet. Bağımsızlığını kazanan Türk Milletini evrensel bir siyasi yapıya taşımak Kurtuluş Savaşının nihai hedefidir.
Ve dünya biliyor ki Türk Milleti bu uğurda çok ağır bedeller ödedi.
Sorun; bedelde, cumhuriyette değil, sorun; sanırım Cumhuriyetimizin kurumsallaşma sürecini sağlıklı bir şekilde sürdüremeyişimizde.
&&&&
Demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk değerleriyle temellendirilmiş cumhuriyet şüphesizki toplumsal rahatlamayı getirir.
Çünkü biliyoruz ki;
Cumhuriyet renktir, hepimizin rengi.
Cumhuriyet sestir, hepimizin sesi.
Cumhuriyet ışıktır, hepimizin ışığı.
Ve cumhuriyet halktır, hepimizin rejimi.
&&&&
O halde cumhuriyetimizin 101. yılında 101 pare top atışı ritüelinin yanında “Cumhuriyet Değerlerini” artık ertelemeden ve daha fazla yozlaştırmadan kurumsallaştırma kararlılığını göstermeliyiz.
Cumhuriyet; geçici çözümler önermez, çünkü Cumhuriyet halkın iradesidir.
Kurtuluş Savaşımız, Cumhuriyetimiz, varlığımızın temelleri…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını şükranla anıyorum.