Taraftarının muhteşem desteği ile maça başlayan Trabzonspor, öncelikle alan savunmasına dikkat edip çabuk ataklarla sonuç üretmek için oyuna arzulu ve istekli başladı.
Buna karşın rakip Kopenhag ise sahanın her bölgesinde baskı kurmaya çalışıp oyunun temposunu düşürerek Bordo mavili takımın arzulu ve istekli oyununu kırmak için mücadele etti.
Maçın henüz başında Djaniny, topu kaleciye nişanlamasa belki de başka bir hikaye yazacaktık.
Trabzonspor istekliydi, konsantre ve coşkuluydu.
Bu istekli oyununa coşkuyu da katarak pas bağlantılarını sağlıklı yapmaya çalışan Trabzonspor, zaman zaman hızlı ataklarla sonuç üreten rakibi karşısında da savunma güvenliğini ön planda tutarak hata yapmamaya çalıştı.
Trabzonspor ikinci yarıya da mutlak gol bulmak amacıyla hızlı başladı.
Buna karşın Kopenhag takımı oyun disiplinine sadık kalıp, çabuk geçişlerle sonuç üretmeye çalıştı.
Bu yarıda her iki takımda ikinci bölgede üstünlük kurarak oyunun hakimi olmaya çalışırken, Danimarka ekibi set savunması yapıp oyunun temposunu düşürerek ilk maçtaki skor avantajını korumaya çalıştı ve bunda da başarılı oldu.
Bu tür maçları kaliteli olduğu kadar tecrübeli oyuncularla oynarsın.
Takım içinde maça etki edecek lider oyuncun yoksa ne yaparsan yap öz güvenden yoksun sadece formasyona bağlı kalarak görevini yerine getirirsin.
Dün akşam Trabzonspor’da görevini yapmayan oyuncu yoktu ama Hamsik gibi önemli bir oyun aklı ve liderinin olmamasının eksikliğini hissetti.
Sadece Trabzonspor’un hatalarından yararlanmaya çalışan ve skoru korumaya programlanmış Danimarka takımı elenmeyecek bir takım değildi ama belirttiğim gibi Trabzonspor her şeyi denedi, sadece gol gelmeyince turda gelmedi.
Konuyu uzatmanın bir anlamı yok...
Bundan sonra hedefte Süper Lig şampiyonluğu ve UEFA var...
Dün akşam ki tribünlere baktığımda Bordo Mavili takım bu iki kulvarda da başarılı olur yeter ki birliğini ve dirliğini bozmasın...
Çünkü bugün, birlik günüdür hesap günü değil...