Tatsız tuzsuz geçen bir ilk yarı, heyecanını hırsını kaybetmiş, ‘tatile gidelim, eve gidelim’ diyen bir futbolcu topluluğu vardı sahada. Seyir zevki olmayan bir maç seyrettik ilk yarı.
Serkan Asan, ‘bizim çocuğumuz bizim evladımız’ diyoruz, sahip çıkıyoruz ama olmuyor bunu dün kırmızı kart yediği pozisyonda da gördük. Çabukluk, sürat, zamanlama olmayınca kırmızıyı yersin Serkan. İlk yarıdaki futbolla ikini yarıda bir şeyler olur diye beklemiyordum.
Lig dördüncülüğü garanti nasılsa… Ne alta ineriz ne üste çıkarız. Hava iyi, zemin iyi oynayın arkadaşlar artık diye bekliyoruz. İkinci yarı başladı yine aynı senaryo yine aynı futbol. Değinmeden geçemeyeceğim Abdullah hocam, söylüyoruz devamlı. Bu genç oyuncuları neden oynatmıyorsun, neden görmek istemiyorsun resmi maçlarda neler yapabileceklerini? Demek ki hiç birini seneye kadroda düşünmüyorsun. İkinci yarının başında Uğurcan kalesinde yaptığı kurtarışlarla 10 kişi kalan takımını biraz ayakta tutabildi.
10 kişi kalıp deplasmanda öne geçmek ve bu futbolla pozisyonlara girmek olumlu gözüken olaylardı. Bu kadroyla bu kadar deyip önümüze bakalım. Uğurcan beni dün hayal kırıklığına uğrattı. Maç boyunca çıktığı her yan topta müdahaleleri yanlıştı, karşıdan atılan toplarda müdahaleleri yanlıştı ve can alıcı nokta ofsayt sayılan golde o mesafeden o golü nasıl yersin Uğurcan? Konsantre önemli.
Seneye bence nokta transferleri yapılıp hedef belirlemek gerekiyor. Bu kadroyla hedef olmaz kimse kusura bakmasın.
Son olarak, Abdullah hocam sen beraberliği çok sevdin, seneye böyle olmaz dimi...