HASTANE KOĞUŞU

Sana bu satırları bir hastane koğuşundan yazıyorum.

Burası sıcak, burası basık, burası hüzün kokuyor, ilaç kokuyor. Hani bazı bazı merak ediyorum da, dağlarında çiçek açıyor mu hala ? Anlat bana sevgilim, seslen bana bir tanem, güzelliğe hasretim...

Beni buraya neden yatırdılar biliyor musun? 

Seni sevmekten, seni sevmekten  bir tanem, seni sevmekten....

Benki dağlarda ki şırıl şırıl akan nehirleri, denizleri severdim. Oysa şimdi o paslı karyola demirleri...

Koşuşan hemşireler, hademeler ve, ve o dertli insan iniltileri...

Güzelliğe hasretim.,

Saçlarına ve senin sesine sevgilim, senin sesine...

Bir insan her şeyi unutacak kadar, bilemeyecek kadar yok olabilir mi?

TEŞHİS BU!

Ben seni bilemeyecek kadar nasıl yok olabilirim!

Sesini ve doğayı hala unutamadım...

Dağlarında çiçek açıyor mu hala, anlar bana sevgilim, seslen bana bir tanem, güzelliğe hasretim, sana hasretim...

Sana bu satırları bir hastene koğuşundan yazıyorum

Her gün aynı saatte gelen yemekleri yemek istemiyorum,

şu üzerimdeki kirli gri pijamaları parçalamak geliyor içimden.

Hele, hele o gece saatlerinde yanan tozlu solgun ampulleri görmek istemiyorum.

İyileşmek istemiyorum, iyileşmek istemiyorum. 

Seni istiyorum sevgilim, seni istiyorum....